Mitler ve Gerçekler Arasında İki Bölgesel Güç
Türkiye-İsrail ilişkileri, modern uluslararası ilişkilerde nadir görülen bir paradoksu bünyesinde barındırır: Yüzyıllara dayanan bir arada yaşama ve karşılıklı sığınma mirası, günümüzün yoğun jeopolitik ve ideolojik çatışmalarıyla keskin bir tezat oluşturmaktadır. Bu rapor, bu eşsiz ve değişken dinamiği tanımlayan teolojik, ideolojik, tarihsel ve siyasi katmanları ayrıştıran çok yönlü bir analiz sunmayı amaçlamaktadır. Kadim dini metinlerin ve modern milliyetçi ideolojilerin, çağdaş dış politikayı ve kamuoyu algısını nasıl şekillendirdiğini, stratejik ortaklık ile açık düşmanlık arasında salınan bir ilişki yarattığını inceleyecektir. Rapor aynı zamanda, kıyamet savaşı etrafında şekillenen popüler anlatıları da ele alacak ve miti gerçekten ayırmak için bu anlatıları akademik bir titizlikle analiz etmeyi vaat etmektedir.
“Büyük İsrail” İdeolojisi: Kökenler, Sınırlar ve Siyasi Tezahürler
İsrail’in dış politikasını ve bölgesel hedeflerini anlamanın merkezinde, hem derin teolojik köklere sahip hem de modern siyasi hareketler tarafından şekillendirilen “Büyük İsrail” ideolojisi yatmaktadır. Bu kavram, dini bir vaatten siyasi bir projeye evrilmiş ve İsrail’in komşularıyla olan ilişkilerinde, özellikle de Türkiye ile olan stratejik rekabetinde, temel bir gerilim unsuru olmuştur.
1.1. Teolojik Temel: Eretz Israel (Vadedilmiş Topraklar / Arz-ı Mev’ud)
“Büyük İsrail” kavramının dini temelini, Yahudi teolojisindeki “Vadedilmiş Topraklar” (Eretz Israel) fikri oluşturur. Bu kavram, Yahudiliğin kutsal kitabı olan Tora’da (Tevrat) defalarca zikredilir ve Tanrı’nın Hz. İbrahim ve onun soyu ile yaptığı ilahi bir sözleşmenin (
berit) parçası olarak sunulur. Bu inanca göre, söz konusu topraklar sadece bir coğrafi alan değil, aynı zamanda kutsal bir mekandır; dünyanın merkezi olarak kabul edilir ve Tora’nın 613 emrinin tamamının eksiksiz olarak uygulanabileceği tek yerdir. Kudüs (
Yeruşalim) ise bu kutsal toprakların kalbi ve en kutsal parçası olarak görülür.
Bu teolojik temelin en kritik ve siyasi açıdan en işlevsel yönü, vadedilen toprakların sınırlarının kutsal metinlerdeki belirsizliğidir. Metinlerde birden fazla ve birbiriyle çelişen sınır tanımı mevcuttur. Bazı pasajlarda daha mütevazı bir alan olan “Ken’an diyarı” kastedilirken , diğerlerinde daha spesifik sınırlar çizilir. Ancak en geniş ve en iddialı yorum, Tekvin (Yaratılış) kitabının 15. bölümünde yer alan “Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar” uzanan bölgedir. Bu teolojik belirsizlik, siyasi bir zayıflık değil, aksine ideolojik bir güç kaynağıdır. Siyasi aktörlere, ilahi bir yetki iddiasını sürdürürken, “Büyük İsrail”in sınırlarını konjonktüre göre esnek bir şekilde tanımlama imkanı tanır. Nitekim bazı modern yorumlar, bu toprakların Türkiye’nin güneyindeki bazı vilayetleri de kapsadığını iddia etmektedir.
1.2. Siyasi Çerçeve: Politik Siyonizm’den Revizyonist Siyonizm’e
Eretz Israel kavramının dini bir inançtan modern bir siyasi programa dönüşümü, 19. yüzyılın sonlarında Siyonizm hareketinin doğuşuyla gerçekleşmiştir. Theodor Herzl’in öncülüğündeki politik Siyonizm, Avrupa’daki antisemitizmden kaçmak için tarihi İsrail topraklarında bir Yahudi devleti kurmayı amaçlayan bir milliyetçi hareket olarak ortaya çıkmıştır.
Ancak “Büyük İsrail” idealini en radikal ve maksimalist şekilde formüle eden, Vladimir Jabotinsky’nin kurduğu Revizyonist Siyonizm akımıdır. Jabotinsky’nin “Büyük İsrail” vizyonu, tarihi Filistin’in tamamını, yani bugünkü Ürdün topraklarını da içerecek şekilde, Ürdün Nehri’nin her iki yakasını da kapsıyordu. Bu vizyonu hayata geçirmek için ortaya koyduğu beş temel ilke, günümüz İsrail sağının stratejik düşüncesinin temelini oluşturmaya devam etmektedir :
- “Demir Duvar” (Demir Duvar): Filistinli Araplarla gönüllü bir uzlaşmanın imkansız olduğu varsayımına dayanır. Buna göre, bir Yahudi devleti ancak yerel halkın direniş umudunu tamamen kıracak ezici bir askeri ve siyasi güç duvarı örüldükten sonra kurulabilir ve güvence altına alınabilir.
- Büyük Güçlerle İttifak: Siyonist projeyi çevresindeki Arap ülkelerine karşı korumak için, Arap ve Müslüman olmayan büyük bir güçle (tarihsel olarak İngiltere, günümüzde ABD) ittifak kurmanın zorunluluğu.
- Kitlesel Yahudi Göçü ve Yerleşimcilik: Topraklarda Yahudi çoğunluğunu sağlamak için demografik bir zorunluluk olarak dünyanın dört bir yanından Yahudilerin kitlesel göçünü teşvik etmek.
- Yahudi Çoğunluğu: Toprakları gerçek anlamda bir Yahudi devletine dönüştürmenin nihai hedefi.
- Araplarla Gönüllü Uzlaşmaya Hayır: “Demir Duvar” stratejisi başarıya ulaşana ve karşı taraf mutlak bir güçsüzlük konumuna gelene kadar, karşılıklı tavizlere dayalı müzakereleri reddetmek.
1.3. “Demir Duvar”ın Modern İsrail Politikasındaki Yansımaları
Jabotinsky’nin teorileri, tarihsel birer metin olmanın ötesinde, günümüz İsrail dış ve güvenlik politikasında canlı bir strateji olarak varlığını sürdürmektedir. “Demir Duvar” doktrini, İsrail’in caydırıcılık politikasının temelini oluşturur. Yerleşimlerin sürekli genişletilmesi, ordunun toplumdaki merkezi rolü ve askeri üstünlüğü önceliklendiren dış politika, bu doktrinin somut yansımalarıdır. Bu durum, İsrail devletinin zamanla son derece militarist bir yapıya evrilmesine yol açmıştır.
Bu stratejinin bir uzantısı olarak, bazı İsrailli stratejik çevrelerde tartışılan “Yinon Planı” gibi fikirler, komşu Arap devletlerinin daha küçük, zayıf ve birbiriyle çatışan etnik veya mezhepsel birimlere bölünmesini savunur. Örneğin, Irak’ın Şii, Sünni ve Kürt devletçiklerine ayrılması bu plana göre İsrail’in çıkarına olacaktır. Bu bağlamda, Türkiye’nin son yıllarda Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde yürüttüğü askeri harekatlar ve bölgedeki varlığı, İsrail’in bu potansiyel yayılmacı koridorları için doğrudan bir risk ve engel olarak görülmekte ve Türkiye’yi stratejik bir rakip konumuna getirmektedir. Bu durum, teolojik belirsizlik ile siyasi maksimalizm arasındaki simbiyotik ilişkiyi gözler önüne serer. Kutsal metinlerdeki sınırların muğlaklığı, siyasi ideolojiye sabit ve ilahi olarak belirlenmiş sınırlara takılmadan, “Nil’den Fırat’a” gibi en geniş yorumları benimseme ve bunları kutsal bir görev olarak sunma esnekliği tanır. Bu, toprak genişlemesi için güçlü, esnek ve çürütülemez bir gerekçe yaratır.
Aynı zamanda, “Demir Duvar” doktrini, kendi kendini besleyen bir çatışma döngüsü yaratır. Barışın ön koşulunu, hasmın tamamen umutsuzluğa kapılması olarak tanımlayarak, bu strateji, hasmı daha az değil, daha fazla direnişe sevk eden eylemleri (askeri güç kullanımı, yerleşim genişlemesi) zorunlu kılar. Bu direniş ise, “Demir Duvar”ın gerekliliğini “kanıtlayarak” devamını ve yoğunlaşmasını meşrulaştırır. Bu kısır döngü, siyasi alanı, uzlaşmanın bir zayıflık işareti olarak görüldüğü sıfır toplamlı bir oyuna dönüştürür ve barış süreçlerinin neden sürekli başarısız olduğunu açıklar.
Eskatoloji, Kehanet ve Türkiye’nin Rolü: Gog ve Magog Savaşı
İsrail ve Türkiye arasındaki gerilimin en dikkat çekici ve popüler kültürde en çok yer bulan boyutlarından biri, dini kehanetler ve kıyamet senaryolarıdır. Özellikle Yahudi ve Hristiyan eskatolojisinde (ahiret ve dünyanın sonu ile ilgili inançlar) yer alan “Gog ve Magog Savaşı,” Türkiye’ye bu anlatıda merkezi ve hasmane bir rol biçmektedir.
2.1. İbrahimi Dinlerde Apokaliptik Kehanet
Tek tanrılı dinlerin temelinde, dünyanın sonuna, ilahi bir yargılamaya ve Mesih’in gelişine dair inançlar önemli bir yer tutar. Bu inanç sistemlerinde, Mesih’in gelişinden hemen önce yaşanacak büyük ve son bir savaş kehaneti bulunur. Yahudi kutsal metinlerinde (Hezekiel Kitabı, 38-39. bölümler) ve Hristiyanlıkta (Vahiy Kitabı) bu savaş,
Gog ve Magog Savaşı olarak adlandırılır. Yahudi eskatolojisine göre bu savaş, İsrail’in düşmanlarının nihai olarak yenilgiye uğratılacağı ve Mesih Çağı’nın başlayacağı son savaştır.
2.2. Kehanetteki Düşmanların Tespiti: Kuzey Koalisyonu
Hezekiel Kitabı’nın 38. ve 39. bölümleri, sürgünden dönmüş ve “güvenlik içinde yaşayan” İsrail’e karşı “uzak kuzeyden” gelecek bir uluslar koalisyonunun işgalini ayrıntılı olarak anlatır. Bu koalisyonun lideri ve üyeleri, kutsal metinlerdeki isimler ve bunların modern yorumlarıyla tanımlanır. Bu yorumlar, özellikle Hristiyan Siyonist ve bazı Yahudi çevrelerde geniş kabul görmektedir :
- Magog ülkesinden Gog, Roş’un, Meşek’in ve Tuval’ın önderi: İşgalin lideri.
- Magog ve Roş: Genellikle modern Rusya olarak yorumlanır.
- Pers: Evrensel olarak modern İran ile özdeşleştirilir.
- Kuş ve Put: Kuzey Afrika’daki uluslara, örneğin Sudan ve Libya‘ya işaret ettiği düşünülür.
- Gomer ve Bet-Togarma: Türkiye ile en kritik şekilde ilişkilendirilen isimlerdir.
2.3. “Togarma” ve Türkler: Türkiye İçin Kehanetsel Bir Rol mü?
Türkiye’nin bu kehanetteki yeri, özellikle birkaç kilit isim üzerinden kurulur. Kutsal Kitap uzmanları, Meşek ve Tuval isimlerinin, antik çağlarda günümüz Türkiye topraklarında yaşamış halklara atıfta bulunduğu konusunda büyük ölçüde hemfikirdir.
Ancak en dikkat çekici bağlantı Togarma ismidir. Orta Çağ Yahudi tarih literatüründe, Selçuklu ve Osmanlı Türklerinden sürekli olarak “Togarma” diye bahsedilmiştir. Bu tarihsel devamlılık, modern yorumcuların Togarma’yı doğrudan
Türkiye olarak tanımlaması için güçlü bir zemin oluşturmaktadır. Gomer ismi ise Tora’da Türklerin atası olarak kabul edilen Yafes’in çocuklarından biri olarak geçer ve bazı yorumcular tarafından Rusya ile müttefik olan Azerbaycan gibi diğer Türk devletlerine işaret edebileceği düşünülür.
2.4. Kehanetin Siyasi Bir Araca Dönüşmesi: Metinden Jeopolitik Anlatıya
Bu kadim kehanetler, sadece teolojik birer merak unsuru olmaktan çıkıp, aktif olarak modern jeopolitiği yorumlamak ve etkilemek için bir mercek olarak kullanılmaktadır. Bu dünya görüşüne sahip olanlar için, Orta Doğu’daki mevcut stratejik saflaşmalar – özellikle Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye’deki iş birliği – sıradan bir
realpolitik hamlesi değil, Hezekiel’in kehanetinin birebir gerçekleşmesi olarak görülür.
Bu yorum, söz konusu kuzey koalisyonu ile İsrail arasında nihai ve kaçınılmaz bir çatışmanın ilahi olarak takdir edildiği bir anlatıyı besler. Bu dünya görüşü, bazı İsrailli sağcı çevrelerde ve daha da önemlisi, ABD’deki Evanjelik Hristiyan Siyonist gruplar arasında oldukça etkilidir ve onların İsrail’e yönelik sarsılmaz siyasi desteklerini şekillendirir. Bu durum, jeopolitik bir tehdit algısını katlayarak büyüten bir mekanizma işlevi görür. Siyasi bir anlaşmazlık veya rakip bir ittifak (örneğin Türkiye’nin İran/Rusya ile ilişkisi), artık yönetilmesi gereken standart bir jeopolitik sorun olmaktan çıkar. Eskatolojik mercekten bakıldığında, bu durum varoluşsal, kozmik bir tehdide, kıyametin bir alametine dönüşür. Bu, siyasi rakipleri, ıslah edilemez, ilahi olarak lanetlenmiş düşmanlar statüsüne yükseltir, diplomasiyi anlamsız ve çatışmayı kaçınılmaz gösterir. Bu durum, aynı zamanda Türkiye’nin kehanetteki rolünün paradoksal doğasını da ortaya koyar. Tarihsel olarak Yahudilerin koruyucusu (Bölüm 3) ve 1990’larda İsrail’in en yakın bölgesel müttefiki (Bölüm 4) olan Türkiye, bu eskatolojik anlatıda son savaşın baş düşmanı olarak konumlandırılır. Bu, teolojik bir çerçevenin tarihsel gerçekliği ve yakın dönem siyasi ittifakları nasıl tamamen geçersiz kılabileceğini gösterir.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyete Türk-Yahudi İlişkileri
Modern dönemin gerilim ve çatışmalarının aksine, Türkler ve Yahudiler arasındaki tarihsel ilişki, büyük ölçüde bir arada yaşama, hoşgörü ve karşılıklı sığınma üzerine kurulmuştur. Bu derin tarihsel bağ, bugünkü ilişkinin karmaşıklığını anlamak için vazgeçilmez bir zemin sunar.
3.1. Güvenli Bir Liman: 1492 Sefarad Göçü ve Osmanlı’nın Kabulü
Türk-Yahudi tarihinin en temel ve olumlu dönüm noktalarından biri, 1492 yılında İspanya’dan kovulan Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğu’na kabul edilmesidir. Katolik monarkların Elhamra Kararnamesi ile Yahudileri sürgüne zorlamasının ardından, dönemin Osmanlı Padişahı II. Bayezid, onlara kapılarını açmıştır.
II. Bayezid’e atfedilen ve Yahudi mültecileri sadece kabul etmekle kalmayıp onlara kötü davrananların ölümle cezalandırılacağını buyuran ferman, bu kabulün insani boyutunu vurgular. Bu sığınma hakkı, Yahudilerin Katolik Avrupa’da karşılaştıkları zulümle tam bir tezat oluşturuyordu. Bu göç dalgası sadece 1492 ile sınırlı kalmamış, 1497’de Portekiz’den ve Avrupa’nın diğer bölgelerinden kaçan Yahudileri de kapsamış ve bu yeni gelenler İstanbul, Selanik, Edirne gibi büyük Osmanlı şehirlerine yerleştirilmiştir.
3.2. Millet Sistemi Altında Yaşam: Bir Arada Yaşama Çerçevesi
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Yahudilerin hukuki ve sosyal statüsü, Millet sistemi tarafından belirleniyordu. Bu sistem, gayrimüslim toplulukları (“Zimmiler”) din esasına göre örgütleyerek onlara önemli ölçüde özerklik tanıyordu. Kendi dini liderlerinin (Hahambaşı) yönetimi altında Yahudi cemaatleri, eğitim ve aile hukuku da dahil olmak üzere kendi iç işlerini yönetebiliyor, böylece kültürlerini ve dinlerini koruyabiliyorlardı.
Müslümanlara göre daha alt bir statüde olmalarına, belirli kısıtlamalara tabi tutulmalarına ve askerlik hizmeti yerine cizye adı verilen özel bir vergi ödemelerine rağmen, bu sistem Avrupa’nın çoğunda bulunmayan bir güvenlik ve istikrar sağlıyordu. Yahudi cemaati genellikle devlete sadık olarak görülmüş ve ticaret (özellikle dokumacılık), finans, diplomasi ve tıp gibi alanlarda önemli roller oynamıştır. Bu uzun ve büyük ölçüde olumlu tarih, modern ilişkinin “kurucu miti” olarak işlev görmüştür. Bu, anlatının yanlış olduğu anlamına gelmez, ancak güçlü bir sembolik amaca hizmet ettiği anlamına gelir. Onlarca yıl boyunca bu ortak olumlu tarih, diplomatik ilişkinin temelini oluşturmuş, tarihsel bir yakınlık ve karşılıklı yükümlülük duygusu yaratmıştır. Bu, iki ülkenin 1990’larda güçlü bir ittifak kurmasını sağlayan iyi niyet “sermayesi” idi. Sonraki krizlerin bu kadar güçlü olmasının nedeni, tam da bu kurucu mitin bir ihaneti olarak görülmeleridir.

3.3. İmparatorluktan Cumhuriyete: İsrail’in Tanınması
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte dış politika yönelimi değişti. Yeni cumhuriyetin Batı yanlısı duruşu, NATO gibi Batı kurumlarına katılma arzusu ve İsrail devletinin ABD gibi büyük güçler tarafından tanınan bir vaka olması gibi faktörler, Ankara’nın kararını şekillendirdi. 28 Mart 1949’da Türkiye, İsrail Devleti’ni resmen tanıyan ilk Müslüman çoğunluklu ülke oldu. Bu, ideolojik bir karardan ziyade, dönemin jeopolitik gerçeklerine dayanan pragmatik bir adımdı.
Stratejik İttifaktan Açık Krize: Modern Türkiye-İsrail İlişkilerinin Seyri
Türkiye Cumhuriyeti’nin İsrail’i tanımasıyla başlayan ilişkiler, özellikle 1990’larda zirveye ulaşan bir stratejik ortaklıktan, 2010’larda kopma noktasına gelen derin krizlere uzanan son derece değişken bir seyir izlemiştir. Bu dönem, pragmatik çıkarlar ile ideolojik çatışmaların sürekli bir mücadelesine sahne olmuştur.

4.1. 1990’ların “Altın Çağı”: Stratejik Bir Zorunluluk
1990’lar, Türkiye-İsrail ilişkilerinin zirve yaptığı dönemdir. Bu dönemde iki ülke arasında güçlü askeri, istihbarat ve stratejik bağlar kuruldu. Bu ittifak, her iki ülkenin de Suriye, Irak ve İran gibi ortak bölgesel tehdit algılarına ve ortak Batı yanlısı, laik yönelimlerine dayanıyordu. Bu, büyük ölçüde her iki ülkedeki laik askeri ve diplomatik elitlerin ortak stratejik dünya görüşünü paylaştığı, perde arkasında yürütülen pragmatik bir ilişkiydi.
4.2. Çatlaklar Beliriyor: Sembolik Kopuşlar
İlişkilerdeki ilk büyük kamusal ve ideolojik kopuş, 2009 yılında Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda yaşandı. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile yaşadığı hararetli tartışmanın ardından sahneyi terk ettiği “One Minute” krizi, ilişkinin seyrini temelden değiştirdi. Bunu takip eden ve Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi’nin diplomatik teamüllere aykırı bir şekilde alçak bir koltuğa oturtulduğu “Alçak Koltuk Krizi” ise diplomatik atmosferi daha da zehirledi. Bu olaylar, ilişkinin sessiz stratejik hesaplamalardan, kamusal duruşlar ve ideolojik çatışmaların hakim olduğu bir alana kaydığının sinyallerini verdi. Bu değişim, Türkiye’deki yönetim değişikliğiyle yakından ilgilidir. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin yükselişi, meşruiyetini popülist, Filistin yanlısı ve pan-İslamist bir söyleme dayandıran yeni bir siyasi eliti iktidara getirdi. Bu durum, ilişkinin temelini kökten değiştirdi.
4.3. Mavi Marmara Olayı: Geri Dönüşü Olmayan Nokta
31 Mayıs 2010’da İsrail’in, Mavi Marmara gemisinin öncülük ettiği Gazze Özgürlük Filosu’na düzenlediği baskın, ilişkilerde bir dönüm noktası oldu. Uluslararası sularda gerçekleşen baskında, 9’u Türk, 1’i Türk asıllı Amerikalı olmak üzere 10 aktivistin hayatını kaybetmesi, uluslararası alanda büyük bir kınamaya yol açtı.
Türkiye, ilişkilerin normalleşmesi için üç şart öne sürdü: resmi bir özür, kurbanların ailelerine tazminat ödenmesi ve Gazze ablukasının kaldırılması. Olayın ardından büyükelçiler geri çekildi, askeri anlaşmalar askıya alındı ve ilişkiler fiilen koptu. Mavi Marmara olayı, kamuoyu duyarlılığını görmezden gelmeyi imkansız hale getirerek, saf
realpolitik yerine ideolojik taahhütleri ön plana çıkaran popülist dış politika anlayışını pekiştiren nihai katalizör oldu.
4.4. Kısır Döngü: Normalleşme ve Kriz
Mavi Marmara sonrası dönem, bağları onarma girişimlerini yeni krizlerin takip ettiği tekrarlayan bir döngüyle karakterize edilir. 2016’da İsrail’in özür dilemesi ve 20 milyon dolar tazminat ödemesiyle sonuçlanan normalleşme anlaşması, pragmatik bir gerilimi düşürme anı oldu. Ancak bu durum uzun sürmedi ve 2018’de ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması ve Filistinli protestoculara yönelik şiddet nedeniyle ilişkiler yeniden bozuldu.
2022’de İsrail’de yeni liderliğin (Cumhurbaşkanı Herzog) işbaşına gelmesi ve değişen bölgesel dinamikler (enerji politikaları, İbrahim Anlaşmaları) ile yönlendirilen bir başka yakınlaşma denemesi daha yaşandı. Ancak 7 Ekim 2023 saldırıları ve ardından Gazze’de başlayan savaşın ardından yaşanan tam çöküş, bu normalleşme çabalarının ne kadar kırılgan olduğunu ve Filistin meselesinin ilişkinin merkezindeki yerini bir kez daha gösterdi.
Aynadaki Yansımalar: Toplum ve Medyada Karşılıklı Algılar
Türkiye-İsrail ilişkilerinin seyrini belirleyen en önemli faktörlerden biri de, her iki ülke toplumunun ve medyasının birbirine yönelik algılarıdır. Bu algılar, siyasi krizler tarafından şekillendirilirken, aynı zamanda bu krizleri derinleştiren bir rol oynamaktadır.
5.1. Türk Bakışı: Ezici Bir Olumsuz Görüş
Anket verileri, Türk kamuoyunun İsrail’e karşı son derece olumsuz bir bakış açısına sahip olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. 2025 yılında yapılan bir Pew Araştırma Merkezi anketi, Türklerin %93’ünün İsrail hakkında olumsuz bir görüşe sahip olduğunu göstermiştir. 2022’de yapılan bir başka anket ise, Türklerin %65’inin İsrail ile ilişkilerin normalleşmesine karşı olduğunu ve bu grubun içindeki %34’lük bir kesimin bunu “Filistin davasına ihanet” olarak gördüğünü ortaya koymuştur. Bu veriler, Türk kamuoyunun İsrail ile ilişkilere öncelikle ahlaki ve ideolojik bir mercekten baktığını ve Filistinlilerin durumu’nun bu algıyı şekillendiren en belirleyici faktör olduğunu göstermektedir.
5.2. İsrail Bakışı: Daha Pragmatik, Güvenlik Odaklı Bir Görüş
İsrail kamuoyunun Türkiye’ye bakışını doğrudan ölçen kapsamlı anket verileri sınırlı olsa da, mevcut bilgiler ve analizler, İsrail’deki algının daha çok stratejik ve güvenlik odaklı olduğunu göstermektedir. İsrail için temel endişeler; Türkiye’nin Hamas ile olan ilişkileri, İran ve Rusya ile kurduğu ittifaklar ve Türk liderliğinin öngörülemezliği gibi güvenlikle ilgili konulardır. Türkiye’deki 1999 ve 2023 depremlerinden sonra İsrail’in gönderdiği yardımlar gibi olumlu anlar, geçici bir iyi niyet havası yaratmış olsa da , genel bakış açısı, artık öngörülemeyen bir rakip olarak algılanan kilit bir stratejik ortağın kaybına yönelik bir ihtiyat ve hayal kırıklığı hissidir.
Bu durum, iki taraf arasındaki algı asimetrisini ortaya koymaktadır. Türk kamuoyu İsrail’den ahlaki bir hesap verebilirlik talep ederken, İsrail kamuoyu Türkiye’den stratejik bir güvenilirlik beklemektedir. Bunlar, temelde farklı güven para birimleridir. Bir kamuoyunu tatmin eden bir eylem (örneğin, Türkiye’nin İsrail’i sert bir dille kınaması), diğerini doğrudan alarma geçirir. Bu asimetri, kamuoyu nezdinde güven inşa etmek için çok az ortak zemin bırakmakta ve ilişkiyi sürekli olarak her iki ülkedeki iç siyasetin taleplerine rehin bırakmaktadır.
5.3. Yankı Odası: Medya, Dezenformasyon ve Propaganda
Her iki ülkedeki medya organları, bu olumsuz algıların şekillenmesinde ve pekiştirilmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Özellikle İsrail-Gazze savaşları gibi kriz zamanlarında, sosyal ve geleneksel medya, her iki tarafın da anlatıyı kontrol etme ve diğerini gayrimeşru gösterme çabalarıyla bir propaganda ve dezenformasyon savaş alanına dönüşmektedir. İsrail medyası, Türk liderliğinin açıklamalarını sık sık düşmanca tehditler olarak sunarken , Türk medyası ve hükümet yetkilileri, İsrail’in askeri eylemlerini sürekli olarak “barbarlık” ve “soykırım” olarak nitelendirmektedir. Bu durum, diplomatik gerilimi düşürmeyi son derece zorlaştıran güçlü bir karşılıklı güvensizlik geri besleme döngüsü yaratmaktadır.
Geleceğe Bir Bakış
Türkiye-İsrail ilişkisi, tek bir mercekle anlaşılamayacak kadar karmaşıktır. Bu ilişkiyi ancak onu oluşturan katmanların karmaşık etkileşimiyle anlamak mümkündür:
- Tarihsel Hafıza: Tanıdıklık hissi yaratan ancak aynı zamanda modern dönemde bir ihanet duygusunu da besleyen derin bir bir arada yaşama mirası.
- İdeolojik ve Teolojik Çatışma: Revizyonist Siyonizm’in “Demir Duvar”ı ile Filistin yanlısı, pan-İslamist bir dünya görüşünün çatışması, kaçınılmaz bir son savaşın eskatolojik anlatılarıyla daha da alevlenmektedir.
- Jeopolitik Gerçekçilik: İki ülkeyi periyodik olarak normalleşmeye iten ticaret, enerji ve bölgesel güç dengelerine dayalı pragmatik hesaplamalar.
- Kamuoyu: Diplomatik esnekliği büyük ölçüde kısıtlayan, güçlü ve asimetrik bir kamuoyu algısı.
Sonuç olarak, “son savaş” gibi eskatolojik anlatılar belirli çevrelerde etkili ve ikna edici olsa da, bunlar esasen daha somut siyasi ve toprak anlaşmazlıklarına dayanan bir çatışma için ideolojik yakıt görevi görmektedir. İlişkinin geleceği, muhtemelen döngüsel seyrini sürdürecektir: Ortak çıkarların yönlendirdiği gergin pragmatik iş birliği dönemleri, kaçınılmaz olarak, özellikle Filistinlilerin kaderi üzerinden patlak veren ideolojik çatışmalarla kesintiye uğrayacaktır. İleriye giden yol, savaşa veya barışa doğru düz bir çizgi değil, ortak bir geçmişin hayaletleri ile geleceğe yönelik uzlaşmaz vizyonlar arasında değişken bir salınımdır.
Kaynaklar
https://turkiyeraporu.com/arastirma/turkiye-israil-iliskilerinde-iyilesmeye-toplumun-bakisi-11225/
https://www.youtube.com/watch?v=JfsMDq5QaPo
https://incil.info/kitap/Hezekiel/39?mobile=false
https://ihh.org.tr/mavi-marmara-davasi
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kutsal_Topraklar
https://tr.wikipedia.org/wiki/Mavi_Marmara_Sald%C4%B1r%C4%B1s%C4%B1
https://avesis.uludag.edu.tr/yonetilen-tez/ce27c743-6756-49cb-b526-99c3482bcd35/mavi-marmara-oncesi-ve-sonrasinda-turkiye-israil-iliskileri-degisim-ve-donusumun-analizi
https://www.sde.org.tr/haber/arap-kamuoyundan-en-yuksek-begeniyi-turk-dis-politikasi-aldi-haberi-20132
https://tr.wikipedia.org/wiki/Tevrat
https://mavimarmara.org/tarihce
https://tr.wikipedia.org/wiki/Vadedilmi%C5%9F_Topraklar
https://www.youtube.com/watch?v=-YEiFWgbbk4
https://www.youtube.com/watch?v=4YF1cD62QzM
https://www.mirasimiz.org.tr/arz-i-mevudun-sirri
https://www.youtube.com/watch?v=fCwnB_F3gxo
https://www.besir.org.tr/mavi-marmara-gemisi-nedir
https://new.embassies.gov.il/ankara/tr/the-embassy/bilateral-relations
https://www.aa.com.tr/tr/gundem/mavi-marmara-saldirisinin-uzerinden-14-yil-gecti/3234992
https://dergipark.org.tr/en/pub/ombudsmanakademik/issue/84567/1427288
https://bulten.ikv.org.tr/?ust_id=12562&id=12563
https://www.mfa.gov.tr/turkiye-israil-siyasi-iliskileri.tr.mfa
https://www.turksam.org/detay-davos-a-bir-daha-gelmem-2000-yili-ve-sonrasi-turkiye-israil-iliskileri
https://new.embassies.gov.il/istanbul/tr/the-consulate/bilateral-relations
https://www.dha.com.tr/politika/destici-asil-mesele-iran-sonrasinda-oyunun-tamamen-turkiyeye-tasinmasidir-2666007
https://www.insamer.com/tr/uploads/pdf/turkiye-israil-iliskilerinde-normallesme-adimlari.pdf
https://www.cgtnturk.com/abdde-dikkat-ceken-anket-israile-ve-netanyahuya-kamuoyu-destegi-azaliyor
https://www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/iletisim-baskani-altun-israil-hukumeti-dunyanin-adalet-ve-hakikat-damarini-kesiyor
https://www.aa.com.tr/tr/gundem/mavi-marmara-saldirisinin-uzerinden-12-yil-gecti/2602024
https://parstoday.ir/tr/news/west_asia-i278078-uluslararas%C4%B1_kamuoyunun_%C4%B0srail’e_bak%C4%B1%C5%9F%C4%B1_nedir
https://www.ktu.edu.tr/dosyalar/uls_38b4a.pdf
https://kriterdergi.com/dis-politika/turkiye-israil-mucadelesinde-suriyenin-yeri-ve-onemi
https://www.indyturk.com/node/221841/k%C3%BClt%C3%BCr/binlerce-i%CC%87spanya-yahudisinin-s%C4%B1%C4%9F%C4%B1nd%C4%B1%C4%9F%C4%B1-g%C3%BCvenli-liman-devlet-i-aliyye-i-osmaniyye
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israilde-yahudilerden-her-10-kisiden-9u-irana-saldirilari-destekledi/3612533
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kare/issue/67586/963268
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abdde-yapilan-ankete-gore-israile-ve-netanyahuya-kamuoyu-destegi-azaliyor/3534122
https://www.youtube.com/watch?v=0WKSSDRQMq4&pp=0gcJCfwAo7VqN5tD
https://ormer.sakarya.edu.tr/uploads/files/eldar_hasanov_perspektif.pdf
https://www.indyturk.com/node/742938/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/gazze-kapan%C4%B1ndaki-i%CC%87srail%E2%80%99-kutsal-kitap-kehanetlerinden-kaynakl%C4%B1
https://www.pau.edu.tr/zyilmaz/tr/sayfa/israilin-ortadogu-projesinde-neler-var
https://www.ttk.gov.tr/wp-content/uploads/2022/03/25-GunaySeferova.pdf
https://belleten.gov.tr/tam-metin/2266/tur
https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/57004/israilin-buyuk-taarruz-planinda-hangi-ulkeler-var
https://www.aa.com.tr/tr/gundem/turkiye-israil-iliskilerinin-seyrinde-yeni-donem/2663205
https://tasam.org/tr-TR/Icerik/72582/ortadoguda_siyonist_ideolojiden_militarist_israil_devletine_evrilmenin_sonuclari
https://forum.donanimhaber.com/gog-magog-savasi-gercek-mi-oluyor–104402383
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/854725
https://www.salom.com.tr/arsiv/haber/104499/osmanli-imparatorlugunda-yahudi-toplumunun-faaliyet-gosterdikleri-meslekler
https://www.aa.com.tr/tr/gunun-basliklari/turkiye-israil-iliskilerinin-seyri-/598392
https://eksiseyler.com/osmanlinin-1492de-ispanyada-binlerce-yahudiyi-idam-edilmekten-kurtarmasi
https://www.insamer.com/tr/mavi-marmaranin-15-yilinda-turkiye-israil-iliskileri-israilin-stratejik-kaybi.html
https://hikmetyurdu.com/?mod=makale_tr_ozet&makale_id=50249
https://www.youtube.com/watch?v=Sjn2PZYwrxw
https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/ii-bayezid-yahudilerin-ictenlikle-karsilanmalari-icin-ferman-yayinladi/1929389
https://www.youtube.com/watch?v=6F8cwbJir0Q
https://www.tyb.org.tr/baki-adam-yazdi-israil-kutsal-halk-kutsal-ulke-32689h.htm
https://www.setav.org/yorum/turkiyenin-diplomatik-cabalari-israili-durdurabilir-mi
https://www.yesilay.org.tr/tr/makaleler/medyada-yaratilan-algi-hakliyi-haksiz-dogruyu-yanlis-guzeli-cirkin-olarak-konumlandirabiliyor
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0srail-T%C3%BCrkiye_ili%C5%9Fkileri
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1359008
https://www.ulusaldemokrasienstitusu.org/yahudilerde-arz-i-mevud/
https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/osmanli-yahudileri-kabul-ederek-islam-gelenegini-devam-ettirmistir/1219600
https://www.researchgate.net/publication/351984689_Turkiye-Israil_Iliskilerinde_Son_Donem_Krizleri_Turk_Muhalefetinin_Ve_Kamuoyunun_Yaklasimi
https://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BCk_%C4%B0srail
https://www.historystudies.net/dergi/turkiye-israil-iliskilerinin-ilk-yillari-1948-19522018037d7974b.pdf
https://research.sharqforum.org/tr/2022/05/24/turkiye-israil-iliskileri/
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4347081
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3034311
https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_%C4%B0mparatorlu%C4%9Fu%27ndaki_Yahudilerin_tarihi
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3690145
https://www.gazeteduvar.com.tr/osmanli-ve-turkiyede-yahudiler-haber-1518332
https://thecradleturkiye.com/articles/anket-abd-halki-iran-israil-savasina-dahil-olmak-istemiyor
https://islamansiklopedisi.org.tr/arz-i-mevud
https://tr.wikipedia.org/wiki/Siyonizm
https://nek.istanbul.edu.tr/ekos/TEZ/50863.pdf
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/410322
https://www.dogrulukpayi.com/dogruluk-kontrolu/inonu-doneminde-24-nisan-tarihi-israil-in-kurulus-gunu-nedeniyle-bayram-ilan-edildi-mi
https://www.foi.org/2021/12/10/the-battle-of-gog-and-magog/
https://www.youtube.com/watch?v=1AjaKZM2Vuw
https://en.wikipedia.org/wiki/Gog_and_Magog
https://www.britannica.com/topic/Gog
https://www.youtube.com/watch?v=mzkJPL9GLqE
https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_Yahudilik
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1053861
https://www.historystudies.net/turkiye-israil-iliskilerinin-ilk-yillari-1948-1952_1064
https://avesis.aybu.edu.tr/dosya?id=3066183c-6786-4033-83b7-13790426909b
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/orta-dogudaki-kaosun-nedeni-buyuk-israil-projesi/3605379
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2465895