İstikbalden Günümüze Bir Ulusal Dava
Bu rapor, Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras kalan kısıtlı imkanlarla başlayan, Türkiye Cumhuriyeti’nin idealist vizyonuyla şekillenen, jeopolitik dalgalanmalar ve içsel zorluklarla kesintiye uğrayan ve nihayetinde küresel bir güç olma iddiasıyla yeniden yükselen Türk havacılığının yüz yıllık panoramasını sunmayı amaçlamaktadır. Analiz, yalnızca teknik başarıları ve platformları değil, bu serüvenin arkasındaki ve önündeki siyasi, ekonomik ve stratejik dinamikleri de derinlemesine deşifre edecektir. Raporun ana tezi, Türk havacılık sanayiinin bugünkü özgün ve iddialı konumunun, erken dönemdeki girişimlerin travmatik hafızası, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası uygulanan ambargonun yarattığı stratejik şok ve 2000’li yıllar sonrası ortaya konan kesintisiz politik iradenin bir sentezi olduğudur. Bu serüven, “dışa bağımlılık” ile “stratejik otonomi” arasındaki tarihsel gerilimin ve mücadelenin bir özetidir. Bu kapsamlı değerlendirme, tarihsel analiz, karşılaştırmalı vaka incelemesi, teknik platform analizi ve jeopolitik değerlendirme yöntemlerini bir arada kullanarak, Türkiye’nin göklerdeki kaderini şekillendiren faktörleri bütüncül bir bakış açısıyla ortaya koymaktadır.
Cumhuriyet’in İlk Kanatları (1923-1950) – Doğuş ve Düş Kırıklığı
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin temel taşlarından biri olan tam bağımsızlık ideali, kendini en somut şekilde savunma sanayii alanında göstermiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir; çünkü göklerini koruyamayan devletler yarınlarından asla emin olamazlar” şeklindeki tarihî sözü, sadece bir slogan değil, aynı zamanda bir ulusal stratejinin de manifestosuydu. Bu bölümde, bu vizyonla atılan ilk adımlar, devlet ve özel sektör eliyle hayata geçirilen cesur projeler ve bu projelerin hem iç hem de dış dinamikler nedeniyle nasıl yarım kaldığı incelenecektir.
1.1. Devlet Eliyle Yükseliş: TOMTAŞ ve Kayseri Tayyare Fabrikası
Cumhuriyet’in havacılık sanayii kurma yönündeki ilk ve en ciddi adımı, devlet öncülüğünde atılmıştır. Bu vizyonun kurumsal altyapısı, 16 Şubat 1925’te Atatürk’ün talimatıyla kurulan Türk Tayyare Cemiyeti (daha sonra Türk Hava Kurumu) ile oluşturulmuştur. Halktan toplanan bağışlarla finanse edilen bu cemiyet, milli bir havacılık endüstrisi yaratma misyonunu üstlenmiştir.
Bu hedef doğrultusunda, dönemin en ileri teknolojisine sahip, dünyanın ilk metal gövdeli uçaklarını üreten Alman Junkers firması ile temasa geçildi. 15 Ağustos 1925’te imzalanan ortaklık anlaşmasıyla, sermayesinin bir kısmı Türk Tayyare Cemiyeti tarafından karşılanan Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi (TOMTAŞ) kuruldu. Fabrikanın, Anadolu’nun merkezinde stratejik bir konumda olan Kayseri’de kurulmasına karar verildi ve tesis, 6 Ekim 1926’da 50 Türk ve 120 Alman personelin katılımıyla resmen açıldı.
Fabrika, ilk yıllarında Türk Hava Kuvvetleri envanterinde bulunan Junkers A-20 ve F-13 gibi uçakların montajı, bakım ve onarım faaliyetlerine odaklandı. Ancak asıl hedef, lisanslı üretim yoluyla teknoloji transferi sağlamak ve özgün tasarımlara giden yolu açmaktı. 1931’de ortaklığın sona ermesinin ardından Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde “Kayseri Tayyare Fabrikası” adıyla yeniden yapılandırılan tesiste, 1942 yılına kadar Alman Gotha-145, Polonyalı PZL-24 ve İngiliz Miles Magister gibi farklı lisanslar altında çeşitli tiplerde yaklaşık 133 uçak ve 27 planör imal edildi.
Ancak bu ortaklık uzun ömürlü olamadı. Junkers firmasının kendi içinde yaşadığı mali sıkıntılar ve sözleşme taahhütlerini yerine getirmekte zorlanması, ortaklığın 3 Mayıs 1928’de sona ermesine yol açtı. Bu gelişme üzerine fabrika, 1931 yılında tamamen millileştirilerek Milli Savunma Bakanlığı’na bağlandı ve “Kayseri Tayyare Fabrikası” adıyla faaliyetlerine devam etti. Bu dönem, devletin havacılık sanayiindeki kararlılığını sürdürdüğünü göstermesi açısından önemlidir.
1.2. Özel Sektörün Cesur Girişimleri: Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ
Devletin girişimlerine paralel olarak, Cumhuriyet’in ilk yıllarında havacılık tutkusuyla yanıp tutuşan iki önemli isim, özel sektörün potansiyelini ve aynı zamanda karşılaştığı zorlukları gözler önüne seren trajik hikayelere imza atmıştır.
Vecihi Hürkuş: Bir Öncünün Bürokrasiyle İmtihanı
Kurtuluş Savaşı’nda düşman uçağı düşüren bir savaş kahramanı ve tecrübeli bir pilot olan Vecihi Hürkuş, Türk havacılık tarihinin en sembolik figürlerinden biridir. Hürkuş, 1924 yılında, savaş sırasında Yunanlılardan kalan kısıtlı malzemeleri kullanarak Türkiye’nin ilk özgün tasarım uçağı olan
Vecihi K-VI‘yı imal etmeyi başardı. Ancak bu büyük başarı, dönemin bürokratik ataletinin ve yeniliğe karşı direncini gösteren bir dizi engelle karşılaştı. Uçağın teknik yeterliliğini denetleyip uçuşa elverişlilik sertifikası verecek yetkinlikte bir teknik heyet bulunamıyordu. Aylarca süren bekleyişin ardından, teknik heyetten bir yetkilinin “Vecihi, biz sana bu lisansı veremeyiz. Uçağına güveniyorsan atla, uç, bizi de kurtar” demesi üzerine Hürkuş, 28 Ocak 1925’te kendi canını riske atarak izinsiz bir şekilde uçağıyla havalandı. Bu başarılı uçuş, bir ödül yerine, “izinsiz uçtuğu” gerekçesiyle cezalandırılmasıyla sonuçlandı. Bu olay, mevcut kuralların ve zihniyetin, kendi sınırlarını aşan bir yeniliği nasıl dışladığının acı bir örneğidir.
Hürkuş’un mücadelesi bununla sınırlı kalmadı. 1932’de Türkiye’nin ilk sivil havacılık okulu olan Vecihi Sivil Tayyare Mektebi‘ni (VSTM) kurdu. Ancak yetiştirdiği pilotların diplomalarına resmi denklik verilmemesi ve yaşadığı maddi zorluklar nedeniyle bu okulu da kapatmak zorunda kaldı. Kendi atölyesinde ürettiği
Vecihi XIV (ilk Türk sivil uçağı) için uçuş izni alamayınca, uçağını parçalara ayırıp demiryoluyla Prag’a gönderdi ve uçuş sertifikasını Çekoslovakya’dan almak gibi akıl almaz bir süreci yaşadı. Vecihi Hürkuş’un hikayesi, bireysel dehanın ve tutkunun, vizyonsuz bir bürokrasi karşısındaki trajik yenilgisidir.
Nuri Demirağ: Bir Sanayicinin Trajedisi ve Gök Okulu Projesi
Cumhuriyet’in ilk yıllarında demiryolu inşaatları gibi dev projelerle büyük bir servet ve itibar kazanan iş insanı Nuri Demirağ, havacılık alanına tamamen farklı bir vizyonla girdi. Demirağ, lisanslı üretimi bir “kopyacılık” olarak görüyor ve Türkiye’nin kendi özgün tasarımlarını yaratması gerektiğine inanıyordu: “Avrupa’dan, Amerika’dan lisanslar alıp tayyare yapmak kopyacılıktan ibarettir… Yepyeni bir Türk tipi vücuda getirilmelidir”. Bu vizyonla 1936 yılında Beşiktaş’ta bir uçak fabrikasının temellerini attı.
Demirağ, projesini sadece bir üretim tesisi olarak görmedi. Bugün Atatürk Havalimanı’nın bulunduğu Yeşilköy’deki Elmas Paşa Çiftliği’ni satın alarak buraya modern bir uçuş pisti, hangarlar ve en önemlisi “Gök Okulu” adını verdiği bir pilotaj ve teknisyen yetiştirme okulu kurdu. Bu, Türkiye’de havacılık alanında entegre bir ekosistem yaratmaya yönelik ilk özel sektör girişimiydi.
Bu atılım, devletin de dikkatini çekti ve 1937’de Türk Hava Kurumu (THK), Demirağ’a 10 adet Nu.D-36 eğitim uçağı ve 65 adet planör siparişi verdi. Demirağ, bununla da yetinmeyip tamamen kendi tasarımı olan, Türkiye’nin ilk çift motorlu, 6 kişilik yolcu uçağı
Nu.D-38‘i geliştirdi ve bu uçakla İstanbul-Ankara arasında başarılı yolcu taşıma seferleri düzenledi.
1.3. Rafa Kaldırılan Projeler: Neden ve Nasıl?
Cumhuriyet’in ilk çeyrek yüzyılındaki bu umut verici başlangıçlar, ne yazık ki kalıcı olamadı. Hem devletin hem de özel sektörün projeleri, farklı ancak birbiriyle ilişkili nedenlerle ya sonlandırıldı ya da işlevsiz hale getirildi.
Nuri Demirağ’ın projesinin sonunu getiren olay, bir trajediyle başladı. THK’ya teslim edilecek Nu.D-36 eğitim uçağının Eskişehir’deki test uçuşları sırasında, uçağın tasarımcısı ve tecrübeli pilot Selahattin Alan, iniş sırasında yaptığı bir hata sonucu kaza geçirdi ve hayatını kaybetti. Bu elim kaza, THK için bir bahane oldu. Kurum, “bu tip uçakları almaktan vazgeçtiğini” bildirerek siparişin tamamını tek taraflı olarak iptal etti. Nuri Demirağ, kararın haksız olduğunu savunarak THK’yı mahkemeye verse de davayı kaybetti. Bu karar, sadece bir siparişin iptali değil, aynı zamanda Türkiye’nin ilk özel uçak fabrikasının ve milli bir markanın da fiilen idam fermanı oldu. Bu durum, devlet kurumlarının özel sektörle risk ve sorumluluk paylaşımına dayalı uzun vadeli bir endüstriyel stratejiye sahip olmadığını, anlık sorunlar karşısında “hazır alım” kolaycılığına kaçabildiğini göstermektedir.
Kayseri Uçak Fabrikası’nın kaderi ise daha farklı, ancak sonuç itibarıyla benzer oldu. II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla fabrika, üretimden çok mevcut uçakların bakım ve onarımına odaklanmak zorunda kaldı. Asıl darbe ise savaş sonrasında geldi. Soğuk Savaş’ın başlamasıyla ortaya çıkan Sovyet tehdidi karşısında Türkiye, stratejik bir tercih yaparak Batı bloğuna yanaştı. Bu kapsamda, 1947’de
Truman Doktrini ve 1948’de Marshall Planı çerçevesinde ABD’den büyük miktarda askeri ve ekonomik yardım almaya başladı. Bu yardımlar arasında TSK’nın ihtiyacı olan savaş uçakları da bulunuyordu.
Bu noktada, Türkiye’nin ulusal hedefleri ile dahil olduğu uluslararası ittifak sisteminin stratejik öncelikleri arasında bir çatışma ortaya çıktı. Marshall Planı kapsamında Türkiye’ye gelen Amerikalı uzmanların hazırladığı Thornburg ve Hilts gibi raporlar, Türkiye için ağır sanayi yatırımları yerine tarım odaklı bir kalkınma modelini tavsiye ediyordu. ABD’nin stratejik çıkarları, Türkiye’nin askeri olarak güçlü bir “cephe ülkesi” olmasını, ancak teknoloji üreten bir sanayi gücü haline gelmemesini gerektiriyordu. Bu yeni konjonktürde, “hazır alım” modeli, “yerli üretim” modeline göre hem daha ucuz hem de politik olarak daha pratik hale geldi. Sonuç olarak, Kayseri Uçak Fabrikası’ndaki üretim tamamen durduruldu ve tesis, 1950 yılında “Kayseri Hava İkmal ve Bakım Merkezi”ne dönüştürülerek milli uçak üretme misyonunu tamamen yitirdi. Erken Cumhuriyet döneminin havacılık rüyası, küresel jeopolitiğin soğuk gerçekleri ve iç bürokrasinin vizyonsuzluğu arasında kırılan kanatlarla son bulmuş oldu.

Sessizlik ve Yeniden Doğuş (1950-1985) – Ambargonun Tetiklediği Uyanış
1950’li yıllar, Türk havacılık sanayii için bir “sessizlik” veya “kayıp yıllar” dönemi olarak nitelendirilebilir. Erken Cumhuriyet’in milli üretim hamleleri yerini, Soğuk Savaş konjonktürünün dayattığı stratejik bağımlılığa bırakmıştı. Ancak bu dönemin sonunda yaşanan bir kriz, Türkiye’nin havacılık kaderini yeniden yazacak bir uyanışın fitilini ateşleyecekti.
2.1. NATO Üyeliği ve “Kayıp Yıllar”: Montaj Sanayii Paradigması (1950-1974)
Türkiye’nin 1952 yılında NATO’ya üye olması, ülkenin güvenlik mimarisini kökten değiştirdi. Sovyet tehdidine karşı kolektif bir savunma şemsiyesi altına giren Türkiye, askeri modernizasyonunu büyük ölçüde müttefiklerinden, özellikle de ABD’den gelen hibe ve uygun koşullu satın almalarla gerçekleştirdi. Bu durum, kaçınılmaz olarak yerli savunma sanayii girişimlerinin ikinci plana atılmasına neden oldu.
Bu yeni paradigmada, özgün tasarım ve üretim yerine, hazır alım ve montaj sanayii anlayışı hakim oldu. Kayseri Uçak Fabrikası ile Türk Hava Kurumu’nun Etimesgut ve Gazi’deki motor fabrikası gibi erken dönemin gurur kaynakları, üretim faaliyetlerini durdurarak Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na (MKEK) devredildi ve büyük ölçüde bakım-onarım merkezlerine dönüştürüldü. Hatta bu dönemde tasarlanan THK-16 gibi yerli jet eğitim uçağı projeleri, ABD’den çok daha ucuza temin edilen T-33 jetlerinin envantere girmesiyle birlikte daha başlamadan rafa kaldırıldı. Bu süreç, Türkiye’nin havacılık alanındaki teknolojik gelişimini durdurmuş, mühendislik ve tasarım kabiliyetini köreltmiş ve ülkeyi stratejik olarak dışa bağımlı hale getirmiştir.
2.2. Kıbrıs Barış Harekâtı (1974): Stratejik Kırılma Noktası
Bu stratejik uyku hali, 1974 yılında yaşanan bir krizle sarsıcı bir şekilde sona erdi. Türkiye’nin, Ada’daki Türklere yönelik baskı ve katliamları durdurmak amacıyla garantörlük hakkını kullanarak gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekâtı, beklenmedik bir sonuç doğurdu. Türkiye’nin en önemli müttefiki olan ABD, bu harekâta tepki olarak Türkiye’ye kapsamlı bir silah ambargosu uygulama kararı aldı.
Bu ambargo, Türk devleti ve milleti için bir şok terapisi etkisi yarattı. Müttefiklere olan askeri bağımlılığın, ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda ne denli büyük bir zafiyet oluşturduğu acı bir tecrübeyle öğrenildi. Harekât sırasında yaşanan ve TCG Kocatepe muhribinin kendi uçaklarımız tarafından vurulması gibi trajik dost ateşi vakaları, milli haberleşme, komuta-kontrol ve dost-düşman tanıma (IFF) sistemlerinin eksikliğini acı bir şekilde gözler önüne serdi.
Kriz, aynı zamanda bir dönüştürücü güç oldu. Ambargonun yarattığı çaresizlik hissi, “kendi kendine yeterlilik” ilkesini bir slogan olmaktan çıkarıp somut bir devlet politikasına dönüştürdü. Bu milli uyanış, halkın büyük desteğiyle kurulan Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıfları gibi yapılarla kurumsal bir kimlik kazandı.
Bu yeni milli irade, bugünkü Türk savunma sanayiinin temel taşlarını oluşturacak stratejik şirketlerin doğuşuna zemin hazırladı:
- TUSAŞ (Türk Uçak Sanayii A.Ş.): Ambargonun hemen öncesinde, 28 Haziran 1973’te, “kendi uçağımızı yapmak” gibi net bir vizyonla kuruldu.
- ASELSAN: Ambargonun en çok hissedildiği alan olan askeri haberleşme ihtiyacını karşılamak üzere 1975 yılında kuruldu.
- HAVELSAN: Askeri yazılım, simülasyon ve sistem entegrasyonu alanındaki boşluğu doldurmak amacıyla 1982’de faaliyete geçti.
Bu dönemin en kritik gelişmelerinden biri de 1984 yılında TUSAŞ’ın, ABD’li General Dynamics (daha sonra Lockheed Martin) firmasıyla F-16 savaş uçaklarının Türkiye’de ortak üretimi için TAI (TUSAŞ Aerospace Industries) şirketini kurması oldu. Yüzeysel bir bakışla bu proje, bir lisanslı üretim faaliyeti gibi görünse de, aslında bundan çok daha fazlasıydı. Proje kapsamında, F-16 uçağının arka ve orta gövdesi ile kanatları dahil olmak üzere gövdesinin yaklaşık %70’i Türkiye’de üretildi. Bu süreç, Türkiye’ye sadece modern savaş uçakları kazandırmakla kalmadı; daha da önemlisi, modern bir havacılık endüstrisinin gerektirdiği üretim kültürü, kalite kontrol sistemleri, proje yönetimi disiplini ve uluslararası standartlarda üretim altyapısı gibi paha biçilmez yetkinlikler kazandırdı. F-16 projesi, binlerce mühendis ve teknisyenin yetiştiği, bugünkü özgün platformların geliştirilmesi için gereken beşeri ve endüstriyel sermayenin biriktiği bir “okul” görevi gördü. Bu, erken dönemdeki Junkers ortaklığından alınan derslerin bir yansımasıydı; bu kez amaç sadece uçak almak değil, uçak yapma kabiliyetini kalıcı olarak ülkeye kazandırmaktı. Dolayısıyla, 1974 krizi ve ardından gelen F-16 projesi, Türkiye’nin havacılıkta “bağımlılık döngüsünü” kırarak “milli kapasite inşa etme” yoluna girdiği tarihsel bir eşik olarak kabul edilmelidir.
Günümüz Türk Hava Gücü – Milli Kanatların Yükselişi
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası atılan temeller ve F-16 projesiyle kazanılan endüstriyel kabiliyet, 2000’li yıllardan itibaren ortaya konan güçlü siyasi iradeyle birleşerek Türk havacılık sanayiinde bir “altın çağ” başlattı. Bu dönemde Türkiye, lisanslı üretim ve montaj paradigmasından çıkarak, kendi özgün tasarımlarını geliştiren, üreten ve bunları küresel pazarlara ihraç eden bir oyuncu konumuna yükseldi. Bu bölüm, günümüz Türk hava gücünü oluşturan insanlı ve insansız platformları teknik, operasyonel ve stratejik boyutlarıyla analiz etmektedir.
3.1. İnsanlı Platformlar: Gök Vatanın Muhafızları (TUSAŞ Projeleri)
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), Türkiye’nin insanlı hava platformları geliştirme vizyonunun ana yürütücüsü konumundadır. Şirket, temel eğitim uçaklarından 5. nesil savaş uçağına uzanan geniş bir yelpazede, ülkenin stratejik ihtiyaçlarına cevap veren projeler yürütmektedir.
3.1.1. HÜRKUŞ: Vecihi’nin Mirası
Adını, Türk havacılığının öncüsü Vecihi Hürkuş’tan alan HÜRKUŞ projesi, TUSAŞ’ın özgün tasarım kabiliyetini kanıtladığı ilk önemli adımdır. Temel pilot eğitimi ihtiyacını milli imkanlarla karşılama hedefiyle başlayan proje, zamanla çok daha yetenekli bir platforma evrilmiştir.
- Varyantlar ve Kabiliyetler: HÜRKUŞ platformu, farklı görev ihtiyaçlarına yönelik üç ana varyantta geliştirilmiştir:
- Hürkuş-A: Avrupa Sivil Havacılık Otoritesi (EASA) standartlarına göre geliştirilen ve sertifiye edilen temel sivil versiyondur.
- Hürkuş-B: Türk Hava Kuvvetleri’nin ihtiyaçları doğrultusunda, modern askeri aviyoniklerle (savaş uçağı kokpitlerine benzer dijital göstergeler) donatılmış, daha hafif ve gelişmiş bir askeri temel eğitim uçağıdır.
- Hürkuş-C: Projenin en dikkat çekici versiyonu olan hafif taarruz ve silahlı keşif modelidir. 1.500 kg’a kadar faydalı yük taşıma kapasitesine sahip olan Hürkuş-C, Roketsan tarafından geliştirilen L-UMTAS tanksavar füzesi, CİRİT lazer güdümlü roket, çeşitli güdümlü ve güdümsüz bombalar ile makineli tüfek podları gibi geniş bir mühimmat yelpazesini kullanabilmektedir. Bu kabiliyetiyle Hürkuş-C, özellikle terörle mücadele gibi düşük yoğunluklu çatışma ortamlarında, operasyon maliyeti yüksek olan F-16 gibi savaş uçaklarına göre çok daha maliyet-etkin bir yakın hava desteği çözümü sunmaktadır.
- Teknik Özellikler: Gücünü Pratt & Whitney Canada üretimi 1.600 beygir gücündeki PT6A-68T turboprop motordan alan HÜRKUŞ, 310 knot (574 km/s) azami hıza ulaşabilmekte, 34.700 feet (yaklaşık 10.500 metre) servis tavanına çıkabilmekte ve 4 saati aşan havada kalış süresiyle görev yapabilmektedir.
3.1.2. HÜRJET: Ses Hızında Milli İrade
HÜRJET, Türkiye’nin ses hızını aşan ilk özgün insanlı jet uçağı projesi olarak havacılık tarihinde yeni bir sayfa açmıştır. Proje, Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterindeki yaşlanan T-38 jet eğitim uçakları ile “Türk Yıldızları” akrotiminin kullandığı NF-5 uçaklarının yerini almak üzere stratejik bir ihtiyaçtan doğmuştur.
- Proje Gelişimi ve Kabiliyetler: 2017 yılında TUSAŞ’ın öz kaynaklarıyla başlayan proje, rekor bir sürede ilerleyerek 25 Nisan 2023’te ilk başarılı uçuşunu gerçekleştirmiştir. Tek motorlu ve tandem (art arda) kokpitli bir tasarıma sahip olan HÜRJET, 1.4 Mach azami hıza ve 45.000 feet servis tavanına ulaşabilmektedir. Yaklaşık 2.7 ton faydalı yük kapasitesiyle, harbe hazırlık eğitimi görevlerinin yanı sıra hafif taarruz, sınır güvenliği ve akrobatik gösteri gibi çok çeşitli görevleri de icra edebilecek şekilde tasarlanmıştır.
- İhracat Başarısı ve Stratejik Önemi: HÜRJET projesinin en somut başarısı, henüz geliştirme aşamasındayken uluslararası alanda gördüğü ilgidir. Bir NATO ve Avrupa Birliği üyesi olan İspanya’nın, kendi hava kuvvetlerinin jet eğitim uçağı ihtiyacını karşılamak üzere HÜRJET’i seçmesi ve ortak üretim için TUSAŞ ile bir mutabakat zaptı imzalaması, proje için tarihi bir kilometre taşıdır. Bu gelişme, HÜRJET’in gelecekte “NATO’nun standart eğitim uçağı” olma potansiyelini ortaya koymakta ve projenin ihracat ufkunu genişletmektedir. Malezya gibi diğer ülkelerin de projeyle ilgilenmesi, HÜRJET’in küresel pazardaki rekabet gücünü göstermektedir.
3.1.3. KAAN (Milli Muharip Uçak – MMU): Stratejik Otonominin Zirvesi
KAAN, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük ve en stratejik savunma sanayii projesidir. Projenin temel amacı, Türkiye’nin F-35 programından resmi olarak çıkarılmasının ardından ortaya çıkan 5. nesil savaş uçağı ihtiyacını milli imkanlarla karşılamak ve 2030’lu yıllardan itibaren Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterindeki F-16’ların yerini alarak hava gücünün ana vurucu unsuru olmaktır.
- Proje Gelişimi ve 5. Nesil Kabiliyetler: 21 Şubat 2024’te ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirerek tüm dünyanın dikkatini çeken KAAN , modern bir 5. nesil savaş uçağının sahip olması gereken tüm kritik teknolojileri bünyesinde barındırmayı hedeflemektedir:
- Düşük Görünürlük (Stealth): Uçağın radar ve kızılötesi izini en aza indirmek için özel olarak tasarlanmış aerodinamik gövde yapısı, radar emici kompozit malzemeler ve silahların gövde içindeki istasyonlarda taşınması gibi özelliklere sahiptir.
- Yüksek Durumsal Farkındalık: ASELSAN tarafından milli olarak geliştirilen Bütünleşik Radyo Frekans Sistemi (BÜRFİS), Aktif Elektronik Taramalı Dizi (AESA) radarı, gelişmiş elektro-optik hedefleme ve kızılötesi arama-takip sistemleri sayesinde, pilota muharebe sahasının 360 derecelik bütünleşik bir resmini sunar.
- Süperseyir (Supercruise): Uçağın, art yakıcı (afterburner) modunu kullanmadan, yani daha az yakıt tüketerek ses hızının üzerinde seyir yapabilme kabiliyetidir.
- Ağ Merkezli Harekât: KAAN, sadece tekil bir platform değil, aynı zamanda bir komuta-kontrol merkezidir. KIZILELMA gibi insansız savaş uçakları, Havadan İhbar ve Kontrol (HİK) uçakları, deniz ve kara platformları ile anlık ve güvenli veri alışverişi yaparak müşterek harekât icra etme yeteneğine sahip olacaktır.
- Motor ve Uluslararası İşbirliği: Projenin en kritik ve zorlu bileşeni motor teknolojisidir. Prototip aşamasında, F-16’larda da kullanılan General Electric F110 motorları tercih edilmiştir. Ancak nihai hedef, TR Motor ve TUSAŞ Motor Sanayii (TEI) tarafından geliştirilmekte olan tamamen yerli ve milli bir turbofan motorun KAAN’a entegre edilmesidir. Projenin yaklaşık 15-20 milyar dolarlık geliştirme maliyeti ve 100 milyon dolarlık tahmini birim maliyeti, Azerbaycan, Pakistan ve Ukrayna gibi dost ve müttefik ülkelerle yapılacak olası ortaklıkları stratejik olarak önemli kılmaktadır. Bu tür işbirlikleri, hem maliyetlerin paylaşılmasına hem de uçağın ihracat pazarının genişlemesine olanak tanıyacaktır.

3.2. İnsansız Sistemler: Asimetrik Üstünlük ve Doktrin Devrimi
Türkiye’nin havacılık sanayiindeki asıl “oyun değiştirici” atılımı, insansız hava araçları (İHA) ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) alanında yaşanmıştır. Baykar ve TUSAŞ gibi iki ana aktörün öncülüğünde geliştirilen platformlar, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterini güçlendirmekle kalmamış, aynı zamanda küresel muharebe doktrinlerini ve jeopolitik dengeleri de yeniden şekillendirmiştir.
3.2.1. Baykar Ekolü: Yıkıcı İnovasyon ve Küresel Etki
Özdemir Bayraktar tarafından kurulan ve oğulları Haluk ve Selçuk Bayraktar tarafından küresel bir markaya dönüştürülen Baykar, özellikle maliyet-etkin ve muharebe-kanıtlanmış SİHA’ları ile bir “ekol” yaratmıştır.
- Bayraktar TB2: Türkiye’nin SİHA devriminin ateşleyici gücü ve sembolüdür. Orta İrtifa-Uzun Havada Kalış (MALE) sınıfındaki TB2, göreceli olarak düşük maliyeti, yüksek teknolojiye sahip aviyonikleri ve Roketsan üretimi MAM-L ile MAM-C gibi minyatür akıllı mühimmatlarla kazandığı hassas vuruş kabiliyeti sayesinde dünya çapında bir üne kavuşmuştur. Suriye (Bahar Kalkanı Harekâtı), Libya, Karabağ ve Ukrayna savaşlarında, pahalı hava savunma sistemlerine ve zırhlı birliklere karşı elde ettiği ezici başarılar, onu modern savaş tarihinde bir “oyun değiştirici” olarak konumlandırmıştır. Bugüne kadar 33’ten fazla ülkeye ihraç edilen TB2, Türkiye’nin en önemli savunma ihracat kalemi haline gelmiştir.
- Bayraktar Akıncı (TİHA): TB2’nin taktik başarısını stratejik bir boyuta taşıyan Taarruzi İnsansız Hava Aracı’dır. Çift turboprop motoru, 6.000 kg’lık azami kalkış ağırlığı, 1.5 tonluk faydalı yük kapasitesi ve 40.000 feet’in üzerindeki operasyonel irtifasıyla Akıncı, çok daha güçlü bir platformdur. En önemli kabiliyeti, TÜBİTAK-SAGE tarafından geliştirilen SOM gibi yüzlerce kilometre menzile sahip seyir füzelerini taşıyabilmesidir. Bu özellik, Akıncı’ya F-16 gibi insanlı savaş uçaklarının gerçekleştirdiği derin stratejik taarruz görevlerini üstlenme ve bu uçakların üzerindeki yükü hafifletme potansiyeli kazandırmaktadır. Milli AESA radarı, gelişmiş elektronik harp ve uydu haberleşme sistemleriyle Akıncı, adeta bir “uçan komuta ve istihbarat merkezi” gibi görev yapabilmektedir.
- Bayraktar Kızılelma (MİUS): Baykar’ın vizyonunun en ileri noktasını temsil eden Kızılelma, Türkiye’nin ilk jet motorlu, süpersonik kabiliyetli insansız savaş uçağıdır. 14 Aralık 2022’de rekor bir sürede ilk uçuşunu gerçekleştiren Kızılelma , geleceğin hava muharebe konseptlerini şekillendirmeyi hedeflemektedir. Düşük radar izi (stealth), agresif manevra kabiliyeti, AESA radarı ve en önemlisi TCG Anadolu gibi kısa pistli amfibi hücum gemilerinden iniş-kalkış yapabilme hedefi, Kızılelma’yı stratejik bir güç çarpanı yapmaktadır. Gelecekte, KAAN gibi 5. nesil insanlı savaş uçaklarıyla birlikte “sadık kanat adamı” (loyal wingman) konseptinde, yani otonom kol uçuşu yaparak görev icra etmesi planlanmaktadır.
3.2.2. TUSAŞ’ın İnsansız Gücü: Sistematik Gelişim ve Derinlik
TUSAŞ, insanlı platformlardaki derin tecrübesini insansız sistemlere de aktararak, Baykar’a paralel ancak farklı bir felsefeyle ilerleyen, sistematik ve modüler bir ürün ailesi geliştirmiştir.
- Anka Ailesi: TUSAŞ’ın MALE sınıfındaki temel İHA platformu olan Anka, yıllar içinde farklı görev ihtiyaçlarına göre evrilmiştir.
- Anka-S: En yaygın kullanılan versiyon olup, uydu kontrolü (SATCOM) kabiliyeti sayesinde yüzlerce kilometrelik görüş hattı (LOS) menzilinin ötesinde, küresel ölçekte operasyon yapma imkanı sunar.
- Aksungur: Anka platformu üzerinden geliştirilen, çift pistonlu motora sahip bu versiyon, 750 kg’lık artırılmış faydalı yük kapasitesi ve 50 saate varan havada kalış süresiyle özellikle uzun süreli istihbarat, gözetleme ve deniz karakol görevleri için tasarlanmıştır.
- Anka-3: TUSAŞ’ın insansız savaş uçağı alanındaki cevabıdır. Kızılelma’dan farklı olarak, “uçan kanat” (flying wing) olarak bilinen kuyruksuz bir tasarıma sahiptir. Bu tasarım, ona doğal bir düşük radar görünürlüğü (stealth) avantajı sağlar. 28 Aralık 2023’te ilk uçuşunu yapan Anka-3, jet motoru, 1.2 tonluk faydalı yük kapasitesi ve gövde içi silah istasyonları ile derin taarruz ve stratejik keşif görevleri için geliştirilmektedir. Anka-3’ün varlığı, Türkiye’nin bu alanda tek bir şirkete veya tasarıma bağımlı kalmadığını, rekabetçi ve alternatifli bir endüstriyel derinliğe ulaştığını göstermektedir.

Analiz ve Gelecek Perspektifi – Politik, Ekonomik ve Stratejik Değerlendirme
Türk havacılık ve savunma sanayiinin son yirmi yılda ulaştığı özgün tasarım ve üretim kabiliyeti, sadece askeri envanteri dönüştürmekle kalmamış, aynı zamanda Türkiye’nin dış politikasını, ekonomisini ve askeri stratejisini de kökten değiştirmiştir. Bu son bölüm, geliştirilen platformların yarattığı çok katmanlı etkileri analiz etmekte ve geleceğe yönelik fırsatlar ile sınamaları değerlendirmektedir.
4.1. “Drone Diplomasisi”: Türk Dış Politikasının Yeni Güç Çarpanı
Türk SİHA’larının küresel ölçekteki başarısı, “drone diplomasisi” olarak adlandırılan yeni bir dış politika aracının doğuşuna yol açmıştır. Bu kavram, SİHA satışlarının basit bir ticari faaliyetin ötesine geçerek, alıcı ülkelerle stratejik ortaklıklar kurma, askeri-teknik işbirliğini derinleştirme, doktrin transferi yapma ve nihayetinde politik nüfuz elde etme aracı olarak kullanılmasını ifade etmektedir.
- Uygulama Alanları ve Rekabet Avantajları: Türkiye, bu yeni diplomasi aracını özellikle Afrika, Kafkasya ve Orta Asya’da etkin bir şekilde kullanmaktadır.
- Afrika: Terörle mücadele eden ve kısıtlı savunma bütçelerine sahip Nijerya, Etiyopya, Somali, Fas ve Togo gibi birçok Afrika ülkesi için Türk SİHA’ları, hem maliyet-etkin hem de muharebede kendini kanıtlamış bir çözüm sunmaktadır. Bu satışlar, Türkiye’nin kıtadaki diplomatik ve ekonomik varlığını güçlendiren bir kaldıraç görevi görmektedir.
- Kafkasya ve Orta Asya: Azerbaycan’ın 2020’deki Karabağ zaferinde Bayraktar TB2’lerin oynadığı kritik rol, diğer Türk devletleri için bir ilham kaynağı olmuş ve Türkiye ile askeri entegrasyonu teşvik eden somut bir model sunmuştur.
- Türk SİHA’larının temel rekabet avantajı, üçlü bir denkleme dayanmaktadır: Batılı (ABD, İsrail) sistemlere göre çok daha uygun fiyatlı olmaları, Çin ve İran menşeli alternatiflere göre çok daha güvenilir ve muharebe-kanıtlanmış olmaları ve satışlarının genellikle katı siyasi ön koşullar içermemesi (“no-questions-asked” politikası).
- Riskler ve Sorumluluklar: Bu stratejik otonomi ve proaktif dış politika, beraberinde yeni sorumluluklar ve riskler de getirmektedir. SİHA’ların, insan hakları sicili sorunlu rejimlere satılması veya istikrarsız bölgelerdeki iç çatışmalarda (örneğin Etiyopya, Nijerya) sivil kayıplara neden olduğu iddiaları, Türkiye’nin uluslararası imajını ve yumuşak gücünü olumsuz etkileme potansiyeli taşımaktadır. “Koşulsuz satış” politikası, Türkiye’yi Batılı müttefikleriyle insan hakları ve uluslararası hukuk temelinde karşı karşıya getirebilir. Dolayısıyla, SİHA ihracatı sadece ekonomik ve stratejik bir başarı değil, aynı zamanda yönetilmesi gereken karmaşık bir diplomatik ve etik sınavdır.
4.2. Ekonomik Etki: İhracat, İstihdam ve Teknoloji Ekosistemi
Savunma ve havacılık sanayiinin yükselişi, Türk ekonomisi için önemli bir itici güç haline gelmiştir. Sektör, yüksek katma değerli üretimi, ihracat potansiyeli ve yarattığı istihdam ile makroekonomik dengelere pozitif katkı sağlamaktadır.
- İhracat ve Büyüme: Sektörün ihracatı son yıllarda katlanarak artmıştır. 2023 yılında 5.5 milyar dolara ulaşan ihracat , 2024 yılında %29 artışla 7 milyar doları aşarak rekor kırmıştır. Savunma Sanayii Başkanlığı’nın 2028 hedefi ise 11 milyar dolardır. Bu rakamlar, Türkiye’yi küresel savunma ihracatçıları liginde 11. sıraya yükseltmiştir.
- Ekosistem ve İstihdam: Başarının arkasında sadece TUSAŞ ve Baykar gibi ana yükleniciler değil, onların etrafında kümelenen ve sayıları 3.500’ü aşan alt yüklenici, KOBİ ve start-up’lardan oluşan geniş bir teknoloji ekosistemi bulunmaktadır. Bu ekosistem, 100.000’den fazla nitelikli mühendis ve teknisyene istihdam sağlamaktadır.
- Yerlilik ve Ekonomik Bağımsızlık: Belki de en önemli ekonomik etki, yerlilik oranındaki artıştır. 2002 yılında %20’ler seviyesinde olan yerlilik oranı, bugün %80’lere ulaşmıştır. Bu durum, savunma tedarikinde dışa bağımlılığı azaltarak milyarlarca dolarlık ithalatın önüne geçmiş ve savunma harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYİH) oranını düşürerek bütçe üzerindeki yükü hafifletmiştir.
4.3. Doktrinel Dönüşüm: SİHA’ların Türk Askeri Stratejisine Etkileri
Türk SİHA’ları, sadece birer silah sistemi olmanın ötesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) harp doktrinlerinde devrimsel bir dönüşüme yol açmıştır. Bu dönüşüm, özellikle asimetrik tehditlerle mücadele ve konvansiyonel harp sahasında kendini göstermektedir.
- Muharebe Sahası Devrimi: Türk SİHA’larının Suriye (Bahar Kalkanı Harekâtı) ve Libya’da, Rus yapımı Pantsir gibi modern ve katmanlı hava savunma sistemlerine karşı elde ettiği başarılar, dünya askeri literatüründe geniş yankı bulmuştur. Bu operasyonlar, düşük maliyetli insansız sistemlerin, kendilerinden çok daha pahalı ve karmaşık konvansiyonel sistemleri etkisiz hale getirebileceğini kanıtlamıştır.
- Yeni Operasyonel Konseptler:
- SEAD/DEAD (Düşman Hava Savunmasının Bastırılması/İmhası): SİHA’lar, düşmanın hava savunma radarlarını ve füze bataryalarını tespit ve imha ederek, insanlı savaş jetleri için güvenli hava koridorları açmada kritik bir rol oynamaktadır.
- Ağ Merkezli Harp: SİHA’lar tarafından toplanan anlık hedef ve istihbarat verileri, KORAL gibi elektronik harp sistemleri ve Fırtına obüsleri gibi kara ateş destek vasıtalarıyla dijital olarak paylaşılmakta, bu da TSK’ya son derece hızlı ve hassas vuruş kabiliyeti kazandırmaktadır.
- Terörle Mücadele: SİHA’lar, terörle mücadele konseptini kökten değiştirmiştir. Yüksek çözünürlüklü kameraları ve uzun süre havada kalış yetenekleri sayesinde kesintisiz gözetleme imkanı sunmakta, terör örgütlerinin lider kadrolarına yönelik nokta operasyonları mümkün kılmakta ve TSK’nın personel zayiatını asgari düzeye indirmektedir.
- Başarının Sürdürülebilirliği ve “Karşı-Teknoloji” Tehdidi: Türk SİHA’larının ilk dönemdeki ezici başarısı, büyük ölçüde rakiplerinin bu yeni tehdide karşı hazırlıksız yakalanmasına dayanıyordu. Ancak askeri tarih, her devrimci silahın er ya da geç kendi karşı-tedbirini doğurduğunu göstermektedir. Bugün, hem devletler hem de devlet dışı aktörler, Türk SİHA’larına karşı etkili elektronik harp sistemleri, gelişmiş hava savunma füzeleri ve anti-drone teknolojileri geliştirmek için yoğun bir çaba içerisindedir. Ukrayna savaşının ilerleyen safhalarında Rusya’nın elektronik harp kabiliyetini artırmasıyla TB2’lerin etkinliğinin azalması ve PKK’nın İran menşeli olduğu iddia edilen sistemlerle bir Aksungur SİHA’sını düşürmesi, bu yeni tehdidin somut örnekleridir. Bu nedenle, Türkiye’nin bu alandaki avantajını sürdürebilmesi, mevcut platformlarla yetinmeyip sürekli teknolojik inovasyona yatırım yapmasına bağlıdır. Anka-3 ve Kızılelma gibi daha gelişmiş, düşük görünürlüğe sahip ve yapay zeka destekli platformların geliştirilmesi, bu kaçınılmaz “karşı-teknoloji” yarışında bir adım önde kalma stratejisinin bir parçasıdır.
Kendi Göğünde Uçmak
Türkiye’nin yüz yıllık havacılık serüveni, inişleri ve çıkışlarıyla, bir ulusun bağımsızlık arzusunun ve stratejik kaderini kendi eline alma mücadelesinin bir yansımasıdır. Bu raporun ortaya koyduğu analiz, Türk havacılık tarihinin diyalektik bir ilerleme kaydettiğini göstermektedir: Erken Cumhuriyet’in idealist fakat dış etkenlere ve iç bürokrasiye karşı kırılgan olan girişimleri (Tez), Soğuk Savaş döneminin konforlu ama stratejik olarak atalete sürükleyen dışa bağımlılık dönemi (Anti-tez) ile çatışmış ve bu çatışmadan, 1974 ambargosunun tetiklediği milli irade sayesinde, bugünün özgün tasarımlar üreten ve küresel etki yaratan modern savunma sanayii (Sentez) doğmuştur.
Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ gibi öncülerin trajik hikayeleri, bu süreçten çıkarılması gereken en önemli dersi barındırmaktadır: Teknik deha ve girişimci ruh, arkasında kararlı bir politik vizyon, stratejik süreklilik ve destekleyici bir bürokratik yapı olmadan tek başına başarıya ulaşamaz. Bugünkü başarının temelinde, geçmişteki başarısızlıklardan alınan dersler ve özellikle 2000’li yıllardan sonra bu alanda sağlanan kesintisiz siyasi irade ve kurumsal destek yatmaktadır.
Geleceğe bakıldığında, Türkiye’nin havacılık vizyonu artık tekil platformlar geliştirmekten öteye, insanlı ve insansız sistemlerin birlikte görev yaptığı entegre bir hava gücü konseptine doğru evrilmektedir. Merkezinde KAAN gibi 5. nesil bir savaş uçağının bulunduğu, etrafında Kızılelma ve Anka-3 gibi otonom ve akıllı insansız unsurların “sadık kanat adamı” olarak görev yaptığı bir ağ yapısı, geleceğin muharebe ortamına yönelik bir hazırlıktır. Bu iddialı vizyonun tam anlamıyla hayata geçmesi ise iki kritik eşiğin aşılmasına bağlıdır: Birincisi, motor gibi stratejik alt sistemlerde tam teknolojik bağımsızlığın sağlanması; ikincisi ise bu devasa projelerin finansal sürdürülebilirliğinin güvence altına alınmasıdır.
Nihayetinde, Türkiye’nin “kendi göğünde tam anlamıyla özgürce uçabilmesi”, sadece gökyüzüne daha gelişmiş uçaklar göndermekle değil, bu uçakları var eden teknolojik, stratejik ve ekonomik ekosistemi de sürdürülebilir kılmakla mümkündür. Bu, tamamlanmış bir zaferden çok, kararlılıkla sürdürülmesi gereken uzun soluklu bir maratondur.
Kaynaklar
https://www.tusas.com/urunler/ucak/ozgun-gelistirme/kaan
https://www.trthaber.com/haber/turkiye/turkiyenin-ilk-ucak-fabrikasi-92-yil-once-kayseride-acildi-387891.html
https://atamdergi.gov.tr/tam-metin/232/tur
https://www.uted.org/turkiye-cumhuriyetinin-ilk-ucak-fabrikasi–tomtas
https://dergipark.org.tr/tr/pub/aamd/issue/52926/698802
https://avdesodrone.com/turkiyenin-ilk-havacilik-calismalari-ve-kayseri-ucak-fabrikasi/
https://www.kayseri.bel.tr/uploads/pdf/kayseri_ucak_fabrikasi.pdf
https://vizyonergenc.com/icerik/turkiye-nin-i-lk-ucak-fabrikasi-yeniden-doguyor-1686654712176
https://www.thk.org.tr/vecihi_hurkus
https://blog.kapadokya.edu.tr/onculerevefa/vecihi-hurkus
https://www.aa.com.tr/tr/gundem/turk-havacilik-ve-sanayisine-ilham-veren-pilot-vecihi-hurkus/2946883
https://tayyarecivecihi.com/vecihi-hurkus/hurkusun-kullandigi-102-tip-ucak/ilk-turk-ucagi-vecihi-k-vi/
https://defensehere.com/tr/16-temmuz-1969-turkiyenin-ilk-ucak-tasarimcisi-ve-ureticisi-vecihi-hurkus-hayatini-kaybetti/
https://www.ismetinonu.org.tr/cumhuriyetin-ilk-havacilik-calismalari-nuri-demirag-1923-1941/
https://tayyarecivecihi.com/vecihi-hurkus/
http://www.ae.metu.edu.tr/~oderman/aeronautics/nuri-demirag.html
https://politicstoday.org/turkey-manufactures-national-uavs-an-interview-with-haluk-bayraktar/
http://www.sivas.gov.tr/nuri-demirag
https://interaktif.trthaber.com/2023/ilk-yerli-ucak/
https://tabyadijital.com/nuri-demirag-kimdir-neler-yapmistir/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Nu.D-38
https://services.tubitak.gov.tr/edergi/yazi.pdf;jsessionid=jLaOYdGbfxEB72JH-pRojQ+P?dergiKodu=4&cilt=46&sayi=794&sayfa=64&yaziid=34204
https://www.ktu.edu.tr/dosyalar/sbedergisi_f98e8.pdf
https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_savunma_sanayii
https://www.researchgate.net/publication/349466717_1925-1950_DONEMINDE_TURK_HAVACILIK_ENDUSTRISI_ve_IKINCI_DUNYA_SAVASI_SONRASI_KONJONKTURUN_TURK_HAVACILIK_ENDUSTRISINE_ETKILERI
https://demokrasiplatformu.com/dergi/article/view/273
https://www.insightturkey.com/commentaries/transformation-of-the-turkish-defense-industry-the-story-and-rationale-of-the-great-rise
https://www.calameo.com/books/002333863b82e8a843236
https://www.savunmasanayist.com/kibris-baris-harekati-ve-turk-savunma-sanayiinin-sahlanisi/
https://herdem.av.tr/sinirlara-meydan-okumak-turk-savunma-sanayii-ve-abd-yaptirimlari
https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/kibris-baris-harekati-turk-savunma-sanayisinde-donum-noktasi-oldu/3280617
https://tuba.gov.tr/tr/yayinlar/suresiz-yayinlar/bilim-ve-dusunce/mill-teknoloji-hamlesi/turk-savunma-sanayii-ambargolar-millilestirme-calismalari-ve-aselsan
https://tuba.gov.tr/files/yayinlar/bilim-ve-dusun/TUBA-978-625-8352-16-0_ch23.pdf
https://strasam.org/savunma/havacilik-ve-uzay-sanayii/kendi-ucaklarimizi-yapmasi-icin-28-haziran-1973te-kurulan-tusas-bugun-51-yasinda-3348
https://tr.wikipedia.org/wiki/ASELSAN
https://www.lockheedmartin.com/tr-tr/index.html
https://www.tusas.com/urunler/ucak/f-16/f-16-oncel-i
https://tolgaozbek.com/savunma/hava-kuvvetleri/tusas-40-adet-block-70-f-16yi-uretmek-istiyor/
https://www.yirmidort.tv/teknoloji/f-16lar-turkiyede-uretilebilir-tusasin-gorev-almasi-planlaniyor-151441
https://tr.wikipedia.org/wiki/TUSA%C5%9E_H%C3%BCrku%C5%9F
https://tskgv.org.tr/hurkus-c-muharip-gorevler-icin-hazirlaniyor
https://www.defenceturk.net/hurkus-b-projesi
https://tr.wikipedia.org/wiki/TUSA%C5%9E_H%C3%BCrjet
https://millimudafaa.com/public/savunma-sanayi/hurjet-jet-egitim-ve-hafif-taarruz-ucagi-tusas
https://www.tusas.com/medya-merkezi/haberler/tu-rkhavacilikuzaysanayi-i-basin-bu-lteni-gelecegin-yildizi-hurjet-turk-yildizlari-ile-birlikte-uctuu
https://www.savunmasanayist.com/hurjete-avrupa-yolu-ispanya-ile-imza/
https://www.trthaber.com/haber/savunma/hurjetin-motorunda-mujde-yakin-908239.html
https://tabyadijital.com/tusas-ile-ispanya-hurjet-icin-yeni-anlasma-imzalayacak/
https://www.savunmasanayist.com/tusas-hurjet-icin-bu-yil-100-sayisi-hedefi/
https://www.savunmasanayist.com/hurjetin-malezya-yolculugunda-son-durum-ne/
https://tr.wikipedia.org/wiki/TUSA%C5%9E_Kaan
https://services.tubitak.gov.tr/edergi/yazi.pdf;jsessionid=jBr3uom2sJzmE0cF5exu2EXG?dergiKodu=4&cilt=57&sayi=1199&sayfa=48&yaziid=49010
https://tabyadijital.com/milli-muharip-ucak-kaanin-ozellikleri-ve-incelemesi/
https://www.setav.org/milli-muharip-ucak-kaan
https://www.defencetrend.com/turkiye-ve-pakistandan-kaan-icin-stratejik-uretim-hamlesi/
https://kriterdergi.com/dis-politika/turkiyenin-savas-ucagi-kaan-gok-vatanla-bulustu
https://www.milliyet.com.tr/bilgi-rehberi/kaan-savas-ucagi-ozellikleri-tusas-kaan-milli-muharip-ucak-ozellikleri-endonezyaya-ihracat-aciklamasi-sonrasi-yeniden-gundemde-7388300
https://tr.wikipedia.org/wiki/Baykar_Teknoloji
https://tr.wikipedia.org/wiki/Baykar_Bayraktar_TB2
https://www.baykartech.com/tr/uav/bayraktar-tb2/
https://www.endustri.io/baykar-bayraktar-tb2-hakkinda-her-sey-ozellikleri-fiyati/
https://baykartech.com/tr/press/gorus-turk-askeri-pratigine-baykar-damgasi-kisa-surede-buyuk-etki/
https://baykartech.com/tr/press/bayraktar-tb2den-dunyada-bir-ilk-daha/
https://insajderi.org/tr/Ukrayna%27da-kullan%C4%B1lan-Bayraktar-%C4%B0HA%27n%C4%B1n-tipi-hakk%C4%B1ndaki-ger%C3%A7ek-nedir%3F/
https://www.defenceturk.net/bayraktar-tb2-sihadan-tarihi-basari
https://tr.wikipedia.org/wiki/Baykar_Bayraktar_Ak%C4%B1nc%C4%B1
https://www.baykartech.com/tr/uav/bayraktar-akinci/
https://www.savunmasanayist.com/akinci-tiha-hangi-muhimmatlari-kullanabilecek/
https://www.defenceturk.net/bayraktar-akinci-taarruzi-insansiz-hava-araci
https://bayraktartech.az/tr/sayfa/bayraktar-akinci/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Baykar_Bayraktar_K%C4%B1z%C4%B1lelma
https://www.baykartech.com/tr/uav/bayraktar-kizilelma/
https://baykartech.com/tr/press/bayraktar-kizilelmanin-uretim-prototipi-ilk-ucus-testini-basariyla-tamamladi/
https://tr.wikipedia.org/wiki/TUSA%C5%9E_Anka
https://www.defenceturk.net/anka-aksungurun-varyantlari-belli-oldu
https://tr.wikipedia.org/wiki/TUSA%C5%9E_Anka-3
https://www.tusas.com/urunler/iha/operatif-stratejik-iha-sistemleri/anka-III
https://tabyadijital.com/anka-3-turkiyenin-jet-motorlu-hayalet-ihasi/
https://www.uhahaberajansi.com/turkiyenin-iha-ve-siha-diplomasisi/
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/turk-dunyasi-askeri-jeopolitiginde-siha-faktoru/2434467
https://kriterdergi.com/dis-politika/turk-dis-politikasi-ve-savunma-sanayii
https://www.indyturk.com/node/760069/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/t%C3%BCrkiyenin-sahra-alt%C4%B1-afrika-hamlesi-si%CC%87hadan-diplomasiye-uzanan-yeni
https://adf-magazine.com/2025/02/as-drone-warfare-expands-in-africa-turkey-increases-share-of-the-market/
https://thearabweekly.com/drone-warfare-thrives-africa-turkey-expands-influence
https://www.wilsoncenter.org/blog-post/turkish-drones-in-africa
https://thegeopolitics.com/turkey-and-drone-warfare-in-the-pakistan-india-conflict/
https://blogs.lse.ac.uk/humanrights/2025/02/15/a-human-rights-perspective-on-turkeys-drone-exports/
https://www.crisisgroup.org/tr/europe-central-asia/western-europemediterranean/turkiye/turkiyes-growing-drone-exports
https://www.tespam.org/wp-content/uploads/2024/04/Turkiye-ve-Drone-diplomasisi-1.pdf
https://www.aa.com.tr/en/economy/turkiye-s-defense-industry-makes-significant-gains-for-economy/3363158
https://www.turkiyetoday.com/nation/turkish-defense-industry-reaches-72b-in-exports-as-technology-transformation-accelera-3201934
https://www.hurriyetdailynews.com/turkiye-leads-as-top-drone-supplier-us-think-tank-200702
https://breakingdefense.com/2025/02/turkish-defense-exports-surge-to-7-15b-up-29-percent-from-2023/
https://www.pwc.com.tr/tr/sektorler/endustriyel/savunma-sanayii-ve-havacilik-sektorune-genel-bakis.pdf
https://www.mei.edu/publications/fight-syrias-skies-turkey-challenges-russia-new-drone-doctrine
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1446934
https://www.setav.org/strateji-arastirmalari/turkiyenin-yukselen-iha-gucu
https://www.atlanticcouncil.org/in-depth-research-reports/issue-brief/techno-geopolitics-and-the-turkish-way-of-drone-warfare/
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3303579
https://smallwarsjournal.com/2021/11/04/turkish-drone-doctrine-and-theaters-war-greater-middle-east/
https://www.mepanews.com/ukraynanin-kurtaricisi-bayraktar-tb2ler-bir-yil-sonra-neden-ortadan-kayboldu-60379h.htm
https://medyanews.net/turkeys-advanced-drones-shot-down-across-africa-and-iraqi-kurdistan/
https://nordicmonitor.com/2025/01/turkish-government-controlled-think-tank-warns-of-irans-potential-support-for-pkk-and-anti-drone-technology/
https://www.scribd.com/document/811785413/Transformation-of-the-Turkish-Defense-Industry-The-Story-and-Rationale-of-the-Great-Rise