SağlıkTeknoloji

5G Teknolojisi ve Kanser İddiaları: Kapsamlı Bir Bilimsel Araştırma ve Risk Değerlendirmesi

Bu rapor, beşinci nesil mobil iletişim teknolojisi (5G) ile kanser riski arasındaki ilişkiye dair iddiaları, mevcut bilimsel kanıtlar ve uluslararası otoritelerin görüşleri ışığında kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Araştırmanın temel bulgusu, dünya genelindeki başlıca sağlık ve güvenlik kuruluşlarının (Dünya Sağlık Örgütü, ICNIRP, FDA, NCI vb.) paylaştığı bilimsel konsensüsün, uluslararası güvenlik standartlarına uygun şekilde çalışan 5G teknolojisinin kansere neden olduğu iddiasını desteklemediği yönündedir. Bu sonuç, 5G’nin kullandığı radyo frekans (RF) radyasyonunun, atomik bağları kırarak DNA’ya doğrudan hasar verme yeteneğine sahip olmayan “iyonlaştırıcı olmayan” radyasyon sınıfında yer alması gibi temel fiziksel prensiplere dayanmaktadır. Kanserle doğrudan ilişkili olan radyasyon türü ise X-ışınları ve gama ışınları gibi “iyonlaştırıcı” radyasyondur.

Rapor, INTERPHONE, Danimarka Kohort ve Milyon Kadın Çalışması gibi büyük ölçekli epidemiyolojik araştırmaları analiz etmektedir. Bu çalışmalar, genel olarak cep telefonu kullanımı ile beyin tümörü riskinde bir artış göstermemiştir. Bununla birlikte, ABD Ulusal Toksikoloji Programı (NTP) tarafından yürütülen ve yüksek dozda RF radyasyonuna maruz bırakılan erkek sıçanlarda kalp ve beyin tümörleriyle bir ilişki bulan hayvan deneyi gibi bazı laboratuvar çalışmaları, tartışmaları ve belirsizlikleri gündemde tutmaktadır. Ancak düzenleyici kurumlar, bu çalışmadaki maruziyet koşullarının insanlardaki tipik kullanımdan çok farklı olduğunu belirterek, sonuçların doğrudan insan sağlığı riskini yansıtmadığını vurgulamaktadır.

Raporda ayrıca, bilimsel muhalefetin argümanları, uluslararası güvenlik limitlerinin (ICNIRP) sadece termal (ısıl) etkilere dayanmasına yönelik eleştiriler ve dezenformasyonun rolü de incelenmektedir. 5G’nin COVID-19’a neden olduğu gibi komplo teorilerinin hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı ve bu iddiaların, korku, güvensizlik ve karmaşık olaylara basit açıklamalar bulma ihtiyacından beslendiği ortaya konulmuştur.

Sonuç olarak, “5G kanser yapar” şeklindeki kesin iddia, mevcut bilimsel kanıtların büyük çoğunluğu tarafından desteklenmemektedir. Bununla birlikte, teknolojinin yeniliği nedeniyle milimetre dalga (mmWave) frekanslarının çok uzun vadeli etkileri ve çocukların potansiyel hassasiyeti gibi konularda devam eden araştırmaların önemi kabul edilmektedir. Endişe duyan bireyler için, telefonu vücuttan uzakta tutmak gibi basit ihtiyati tedbirler mevcuttur.

Teknoloji, Endişe ve Bilimsel Sorgulama

5G Teknolojisinin Yükselişi ve Toplumsal Etkileri

Beşinci nesil mobil iletişim teknolojisi olan 5G, sadece önceki nesil 4G’ye göre daha hızlı internet bağlantısı sunmanın ötesinde, toplumsal ve ekonomik yapıyı kökten dönüştürme potansiyeli taşıyan bir teknoloji platformudur. Saniyede 10 gigabit’e (  

10 Gbps) varan teorik hızlar ve 1 milisaniyeye (1 ms) kadar düşen gecikme süreleri (latency) ile 5G, Nesnelerin İnterneti (IoT) ekosisteminin temelini oluşturmaktadır. Bu teknoloji sayesinde akıllı şehirler, otonom araçlar, uzaktan cerrahi operasyonlar (tele-cerrahi), artırılmış ve sanal gerçeklik (AR/VR) uygulamaları ve otomasyona dayalı akıllı fabrikalar gibi fütüristik vizyonların hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Bu devrim niteliğindeki potansiyel, büyük ekonomik beklentiler yaratırken, aynı zamanda teknolojinin insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkilerine dair kamusal bir tartışmayı da beraberinde getirmiştir.  

Sağlık Endişelerinin Kökeni: Tarihsel Perspektif ve Güncel Tartışmalar

Yeni ve yaygınlaşan teknolojilere karşı sağlık endişelerinin ortaya çıkması tarihsel bir örüntüdür. Yüksek gerilim hatları, mikrodalga fırınlar ve önceki nesil mobil telefonlar gibi teknolojilerin her biri, kendi dönemlerinde benzer endişelere ve tartışmalara konu olmuştur. 5G ile ilgili endişeler ise birkaç spesifik faktörden beslenmektedir. Bunlardan ilki, 5G’nin milimetre dalga (mmWave) olarak adlandırılan ve daha önce mobil iletişimde yaygın olarak kullanılmayan çok daha yüksek frekansları kullanma potansiyelidir. İkincisi, bu yüksek frekansların kısa menzili nedeniyle, geleneksel büyük baz istasyonlarına ek olarak “küçük hücreler” (small cells) adı verilen daha küçük ve daha sık yerleştirilmiş binlerce yeni antenin kurulması gerekliliğidir. Bu durum, halk arasında radyasyon maruziyetinin artacağı algısını yaratmıştır. Son olarak, 5G’nin küresel yayılımının COVID-19 pandemisi ile aynı zamana denk gelmesi, bu iki olay arasında nedensel bir ilişki kuran komplo teorilerinin hızla yayılmasına zemin hazırlamıştır.  

Bilimsel Kanıt ve Dezenformasyon Arasındaki Ayrım

Bu raporun temel amacı, 5G teknolojisi ve kanser riski hakkındaki iddiaları, bilimsel kanıt temelinde değerlendirmektir. Bu bağlamda, sosyal medyada ve alternatif haber kaynaklarında yayılan doğrulanmamış iddialar, komplo teorileri ve anekdotlar ile hakemli bilimsel dergilerde yayınlanmış epidemiyolojik çalışmalar, kontrollü laboratuvar deneyleri ve uluslararası sağlık otoritelerinin kapsamlı değerlendirme raporları arasında net bir ayrım yapılacaktır. Bilimsel yöntemin temelini oluşturan kanıt hiyerarşisi (meta-analizler ve sistematik derlemeler, randomize kontrollü çalışmalar, kohort ve vaka-kontrol çalışmaları, hayvan deneyleri) ve belirli bir konuda bilim camiasının ulaştığı ortak görüşü ifade eden “bilimsel konsensüs” kavramı, bu değerlendirmenin merkezinde yer alacaktır. Rapor, okuyucuya 5G ve sağlık konusundaki karmaşık bilgi ortamında güvenilir kanıtları dezenformasyondan ayırma yetisi kazandırmayı hedeflemektedir.  

Teknolojinin ve Bilimin Temelleri

5G Teknolojisi Nedir?

5G, önceki nesil teknolojilerin bir evrimi olmasının yanı sıra, iletişim mimarisinde temel değişiklikler getiren bir teknolojidir. Bu değişiklikleri anlamak, sağlıkla ilgili tartışmaları doğru bir zemine oturtmak için elzemdir.

Frekans Bantları

5G, farklı ihtiyaçlara yönelik olarak geniş bir frekans spektrumunda çalışacak şekilde tasarlanmıştır :  

  • Düşük-Orta Bant (Sub-6 GHz): Bu bant, 6 GHz altındaki frekansları kapsar ve halihazırda 4G/LTE için kullanılan frekanslara oldukça yakındır (örneğin 700 MHz, 3.5 GHz). Geniş coğrafi alanlara kapsama sağlamak ve binalar gibi engelleri aşmak için idealdir. Bu banttaki hızlar 4G’den daha yüksek olsa da, 5G’nin vaat ettiği en yüksek hızlara bu bantta ulaşılamaz.  
  • Yüksek Bant / Milimetre Dalga (mmWave): Bu bant, 24 GHz ile 100 GHz arasındaki çok yüksek frekansları ifade eder. Bu frekansların dalga boyları milimetre düzeyinde olduğu için bu isimle anılırlar. mmWave, saniyede birden fazla gigabit (multi-Gbps) hızlara ve ultra düşük gecikme sürelerine olanak tanır. Ancak en büyük dezavantajı, menzilinin çok kısa olması (birkaç yüz metre) ve binalar, ağaçlar ve hatta yağmur gibi fiziksel engeller tarafından kolayca engellenmesidir.  

4G’den Farkları ve Temel Teknolojiler

5G’nin performans artışı, sadece yeni frekans bantları kullanmasından değil, aynı zamanda getirdiği yeni teknolojilerden kaynaklanır:

  • Hız ve Gecikme: 5G, teorik olarak 4G’den 10 ila 100 kat daha yüksek hızlara ulaşabilir. 4G’de yaklaşık 50-200 milisaniye olan gecikme süresi, 5G’de 1 milisaniyeye kadar düşebilir. Bu, otonom araçların anlık tepki vermesi veya uzaktan cerrahi gibi hassas uygulamalar için kritik bir özelliktir.  
  • Altyapı (Küçük Hücreler – Small Cells): Özellikle mmWave frekanslarının kısa menzili ve engellere karşı hassasiyeti, 4G’nin büyük kulelerine dayalı altyapı modelini yetersiz kılmaktadır. Bu sorunu aşmak için 5G, şehirlerde sokak lambaları, binaların cepheleri ve direkler gibi yerlere monte edilen, yaklaşık 250 metre aralıklarla yerleştirilmiş binlerce küçük baz istasyonu (small cells) kullanır. Bu durum, “her köşe başında bir 5G anteni olacak” algısını ve endişesini doğurmuştur.  
  • Massive MIMO (Kitlesel Çoklu Anten Sistemleri): 5G baz istasyonları, 4G’ye kıyasla çok daha fazla sayıda (onlarca, hatta yüzlerce) anten elemanı içerir. Bu teknoloji, baz istasyonunun kapasitesini katlayarak aynı anda çok daha fazla cihaza kesintisiz hizmet vermesini sağlar. Bu, özellikle stadyumlar veya şehir merkezleri gibi yoğun alanlarda bağlantı kalitesini korumak için önemlidir.  
  • Beamforming (Hüzmeleme): Geleneksel baz istasyonları sinyali bir ampul gibi her yöne yayarken, beamforming teknolojisi sinyali bir lazer işaretçi gibi doğrudan hedeflenen kullanıcı cihazına odaklar. Bu akıllı sinyal yönlendirme, enerjiyi daha verimli kullanır, paraziti azaltır ve sinyal almayan yönlerdeki gereksiz radyasyon maruziyetini ortadan kaldırır.  

Aşağıdaki tablo, 4G ve 5G teknolojileri arasındaki temel teknik farkları özetlemektedir.

4G ve 5G Teknolojilerinin Teknik Karşılaştırması | Özellik | 4G / LTE | 5G | | :— | :— | :— | | Frekans Bandı | Genellikle 6 GHz altı (örn. 800 MHz, 1800 MHz, 2.6 GHz) | Düşük/Orta (Sub-6 GHz) ve Yüksek (mmWave, >24 GHz) |  

| Maksimum Hız | ~1 Gbps | ~10-20 Gbps |  

| Gecikme Süresi | ~30-50 milisaniye | ~1 milisaniye |  

| Altyapı Mimarisi | Makro baz istasyonları (büyük kuleler) | Makro baz istasyonları + Yoğun küçük hücre (small cell) ağları |  

| Temel Teknolojiler | OFDM, MIMO | OFDM, Massive MIMO, Beamforming, Ağ Dilimleme |  

Radyasyon ve Biyolojik Etkileşim

5G ve kanser tartışmasının temelini, “radyasyon” kelimesinin ne anlama geldiği ve farklı türlerinin biyolojik sistemlerle nasıl etkileşime girdiği oluşturur. Kamuoyundaki endişelerin önemli bir kısmı, farklı radyasyon türleri arasındaki kritik fiziksel ayrımların yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır.  

Elektromanyetik Spektrum: İyonlaştırıcı ve İyonlaştırıcı Olmayan Radyasyon

Radyasyon, elektromanyetik spektrum adı verilen geniş bir enerji yelpazesinin parçasıdır. Bu spektrum, taşıdığı enerji miktarına göre iki ana kategoriye ayrılır:

  • İyonlaştırıcı Radyasyon: Bu radyasyon türü, X-ışınları ve gama ışınları gibi çok yüksek frekanslı ve yüksek enerjili dalgalardan oluşur. Taşıdıkları enerji, atom veya moleküllere çarptığında elektronları yörüngelerinden koparmak (iyonlaştırmak) için yeterlidir. Bu iyonizasyon olayı, hücrenin genetik materyali olan DNA’da kimyasal bağların kırılmasına, tek veya çift sarmal kırıklarına yol açabilir. Eğer hücre bu hasarı onaramazsa, bu durum hücre ölümüne veya kontrolsüz hücre bölünmesine yol açan mutasyonlara neden olabilir. Kanser gelişiminin temel mekanizması budur. Bu nedenle iyonlaştırıcı radyasyon, kanıtlanmış bir kanserojendir.  
  • İyonlaştırıcı Olmayan Radyasyon: Radyo dalgaları, mikrodalgalar (5G dahil), kızılötesi ve görünür ışık bu kategoriye girer. Bu radyasyon türlerinin enerjisi, atomlardan elektron koparmak için yetersizdir. Dolayısıyla, iyonlaştırıcı radyasyonun yaptığı gibi DNA’ya doğrudan hasar vererek kansere neden olma mekanizmasına sahip değildirler. Bu temel fiziksel ayrım, 5G ve kanser tartışmasının en kritik noktasıdır.  

Etki Mekanizmaları

İki radyasyon türünün biyolojik sistemlerle etkileşimi temelde farklı mekanizmalara dayanır:

  • İyonlaştırıcı Radyasyonun Etkisi: Doğrudan DNA hasarı yoluyla hücreleri mutasyona uğratır veya öldürür. Radyoterapide kanserli hücreleri yok etmek için de bu özellik kontrollü bir şekilde kullanılır.  
  • İyonlaştırıcı Olmayan Radyasyonun Etkisi:
    • Termal (Isıl) Etki: İyonlaştırıcı olmayan radyasyonun bilimsel olarak kanıtlanmış ve kabul edilmiş ana biyolojik etkisi, enerjisinin dokular tarafından emilmesiyle ortaya çıkan ısınmadır. Mikrodalga fırınlar bu prensiple çalışır. Çok yüksek güç seviyelerinde bu ısınma, vücudun ısı düzenleme kapasitesini aşarak yanıklara veya doku hasarına neden olabilir. Uluslararası güvenlik kuruluşları olan ICNIRP ve FCC’nin belirlediği maruziyet limitleri, tam olarak bu zararlı ısıl etkinin meydana gelmesini önlemek için tasarlanmıştır ve bilinen en düşük etki eşiğinin çok altında, büyük güvenlik payları içerir.  
    • Termal Olmayan Etkilerin Tartışması: Bilimsel tartışmaların ve muhalif görüşlerin odaklandığı alan, güvenlik limitlerinin altındaki düşük seviyeli ve uzun süreli maruziyetin, belirgin bir ısınma olmadan biyolojik etkilere yol açıp açamayacağıdır. Bazı laboratuvar çalışmaları, bu tür maruziyetlerin hücrelerde oksidatif stres (serbest radikal oluşumu), gen ifadesinde değişiklikler veya DNA’da dolaylı hasarlar gibi etkilere neden olabileceğini öne sürmüştür. Ancak bu bulgular genellikle tutarsızdır, diğer çalışmalar tarafından tekrarlanamamıştır ve bu hücresel değişikliklerin insan sağlığı için anlamlı bir risk oluşturup oluşturmadığı konusunda bilimsel bir fikir birliği bulunmamaktadır.  

5G Sinyallerinin Vücuda Nüfuzu

Radyo dalgalarının vücuda ne kadar derinlemesine nüfuz ettiği, frekanslarıyla doğrudan ilişkilidir: Frekans ne kadar yüksekse, nüfuz derinliği o kadar azdır.

  • Sub-6 GHz Frekansları: 4G ve 5G’nin düşük-orta bant frekansları, vücudun birkaç santimetre derinine kadar nüfuz edebilir.
  • mmWave Frekansları (>24 GHz): 5G’nin getirdiği bu yeni ve daha yüksek frekanslı dalgaların enerjisi, neredeyse tamamen cildin en dış katmanları (epidermis ve dermis) ve gözün korneası tarafından emilir. Nüfuz derinliği bir milimetreden azdır. Bu fiziksel gerçeklik, mmWave sinyallerinin beyin veya diğer iç organlar gibi derin dokulara doğrudan ulaşıp etki etme olasılığını ortadan kaldırır. Bu durum, potansiyel sağlık etkileriyle ilgili tartışmaları büyük ölçüde cilt ve göz yüzeyi üzerindeki olası etkilere yönlendirmiştir. Bu düşük nüfuziyet, aynı zamanda mmWave’in neden daha fazla sayıda ve daha yakın yerleştirilmiş baz istasyonlarına (küçük hücreler) ihtiyaç duyduğunun da temel nedenidir.  

Kanıtların Değerlendirilmesi: Büyük Ölçekli Araştırmalar

5G ve genel olarak radyo frekans (RF) radyasyonunun sağlık etkilerine ilişkin iddiaları değerlendirirken, kanıt hiyerarşisinin en üst basamaklarında yer alan insan popülasyonları üzerindeki epidemiyolojik çalışmalar ve kontrollü laboratuvar koşullarında yapılan hayvan deneyleri kritik öneme sahiptir.

İnsan Popülasyonlarında Kanser Riski: Epidemiyolojik Çalışmalar

Epidemiyolojik çalışmalar, belirli bir faktöre (örneğin cep telefonu kullanımı) maruz kalan insan gruplarında hastalık (örneğin beyin tümörü) görülme sıklığını, maruz kalmayan gruplarla karşılaştırır. Bu alandaki en büyük ve en çok tartışılan çalışmalar şunlardır:

  • INTERPHONE Çalışması: Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) tarafından 13 ülkede koordine edilen bu vaka-kontrol çalışması, alanındaki en büyük araştırmalardan biridir. Çalışmanın ana bulguları şöyledir:
    • Genel Sonuç: Cep telefonu kullanımı ile en yaygın beyin tümörü türleri olan glioma ve menenjiyom riski arasında genel bir artış bulunamamıştır. Hatta düzenli kullanıcılarda gözlemlenen düşük riskin, çalışmaya katılım yanlılığı (sağlıklı insanların çalışmalara katılmaya daha meyilli olması) gibi metodolojik sorunlardan kaynaklanabileceği belirtilmiştir.  
    • Yoğun Kullanıcı Bulgusu: Bununla birlikte, kümülatif arama süresi en yüksek olan %10’luk dilimdeki katılımcılarda (ömür boyu toplam ≥1640 saat), glioma riskinde istatistiksel olarak anlamlı, ancak küçük bir artış (olasılık oranı 1.40) gözlemlenmiştir.  
    • Sınırlılıklar: Çalışmanın yazarları, bu artışın nedensel bir ilişki olarak yorumlanmasını engelleyen önemli metodolojik sınırlılıklar ve potansiyel yanlılıklar (bias) olduğunu vurgulamışlardır. Özellikle, katılımcıların geçmişteki telefon kullanımlarını doğru hatırlayamaması (recall bias) en önemli sorunlardan biri olarak kabul edilmektedir.  
  • Danimarka Kohort Çalışması: Bu çalışma, 420.000’den fazla cep telefonu abonesinin sağlık kayıtlarını ulusal kanser kayıtlarıyla karşılaştırarak uzun yıllar boyunca takip etmiştir.
    • Bulgular: 13 yıldan daha uzun süreli abonelerde bile beyin tümörü (glioma, menenjiyom) veya akustik nörinom (işitme siniri tümörü) riskinde bir artış saptanmamıştır.  
    • Eleştiriler: Bu çalışma, metodolojisi nedeniyle eleştirilmiştir. Özellikle, 1995’ten sonra abone olanların “kullanıcı değil” olarak sınıflandırılması ve en yoğun kullanıcılar olabilecek kurumsal hat sahiplerinin büyük bir kısmının analiz dışında bırakılması, potansiyel bir riski gözden kaçırmış olabileceği endişelerini doğurmuştur.  
  • Milyon Kadın Çalışması (UK Million Women Study): Birleşik Krallık’ta yaklaşık 776.000 kadının katıldığı bu büyük prospektif kohort çalışması, cep telefonu kullanım alışkanlıklarını ve sonraki yıllardaki beyin tümörü insidansını incelemiştir.
    • Bulgular: 2022’de güncellenen sonuçlar, cep telefonu kullanımının hiçbir beyin tümörü türü için riski artırmadığını göstermiştir. Günlük kullanım veya 10 yıldan uzun süreli kullanım gibi alt gruplarda da anlamlı bir risk artışı bulunmamıştır.  
    • Eleştiriler: Bu çalışmanın en büyük eleştirisi, katılımcıların büyük çoğunluğunun (sadece %18’i haftada 30 dakikadan fazla konuşuyor) hafif kullanıcılar olması ve bu nedenle yoğun kullanımın potansiyel risklerini değerlendirmek için yeterli güce sahip olmamasıdır.  

Aşağıdaki tablo, bu önemli epidemiyolojik çalışmaların temel bulgularını ve sınırlılıklarını özetlemektedir.

Tablo 2: Başlıca Epidemiyolojik Çalışmaların Özeti | Çalışma Adı | Tasarım Türü | Katılımcı Sayısı | Ana Bulgular | Güçlü Yönler | Sınırlılıklar/Eleştiriler | | :— | :— | :— | :— | :— | :— | | INTERPHONE | Vaka-Kontrol | ~5,100 vaka, ~5,300 kontrol | Genel olarak risk artışı yok. En yoğun (%10) kullanıcılarda glioma için küçük bir risk artışı (OR 1.40). | Çok uluslu, büyük vaka sayısı, uzun süreli kullanıcıları içermesi. | Katılım yanlılığı, hatırlama yanlılığı (recall bias), en yoğun kullanıcı grubundaki verilerin güvensizliği. |  

| Danimarka Kohort | Kohort | >358,000 | 13+ yıl kullanımda dahi beyin tümörü riskinde artış yok. | Büyük popülasyon, objektif abonelik verileri, hatırlama yanlılığı olmaması. | Kurumsal kullanıcıların dışlanması, 1995 sonrası kullanıcıların yanlış sınıflandırılması, kullanım yoğunluğu verisi olmaması. |  

| Milyon Kadın Çalışması | Kohort | ~776,000 | 10+ yıl kullanımda veya günlük kullanımda beyin tümörü riskinde artış yok. | Çok büyük popülasyon, prospektif (ileriye dönük) tasarım. | Katılımcıların çoğunun hafif kullanıcı olması, maruziyet değerlendirmesinin zayıf olması. |  

Laboratuvar Kanıtları: Hayvan Deneyleri

Hayvan deneyleri, insanlarda yapılması mümkün olmayan kontrollü ve yüksek dozda maruziyetin etkilerini incelemek için kullanılır. Bu alandaki en önemli iki çalışma, NTP ve Ramazzini Enstitüsü tarafından yürütülmüştür.

  • Ulusal Toksikoloji Programı (NTP) Çalışması: ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) tarafından yürütülen bu 30 milyon dolarlık çalışma, bugüne kadarki en kapsamlı hayvan deneyidir.
    • Metodoloji: Sıçanlar ve fareler, 2G ve 3G teknolojilerinde kullanılan RF radyasyonuna (900 MHz ve 1900 MHz) ömürleri boyunca, günde 9 saatten fazla ve insanların maruz kaldığı yasal limitlere eşit veya bu limitlerden daha yüksek seviyelerde tüm vücut maruziyetine tabi tutulmuştur. Çalışma, vücut sıcaklığında artışa neden olmayan (termal olmayan) etkileri test etmek üzere tasarlanmıştır.  
    • Bulgular: Çalışmanın en çarpıcı sonucu, yüksek dozda RF radyasyonuna maruz kalan erkek sıçanların kalplerinde nadir görülen bir tümör türü olan “malignant schwannom” oluşumu için “açık kanıt (clear evidence)” bulunmasıdır. Ayrıca, erkek sıçanların beyinlerinde “malignant glioma”lar için “bazı kanıtlar (some evidence)” rapor edilmiştir. Çalışmada ayrıca bazı hayvan gruplarında DNA hasarında artışlar da gözlemlenmiştir.  
    • Yorumlama ve Tartışma: Bu bulgular, RF radyasyonunun kanserojen potansiyeli hakkındaki tartışmaları önemli ölçüde etkilemiştir. NTP çalışmasının bulguları, “sadece termal etki” paradigmasına meydan okumaktadır, çünkü zararlı etkiler vücut sıcaklığı artmadan gözlemlenmiştir. Ancak, FDA gibi düzenleyici kurumlar, çalışmadaki maruziyet koşullarının (tüm vücut maruziyeti, çok yüksek dozlar ve süre) insanlardaki lokalize ve çok daha düşük seviyeli maruziyetten çok farklı olduğunu belirterek, bu sonuçların insan sağlığı riski açısından doğrudan yorumlanamayacağını savunmaktadır. Bu durum, bilimsel risk değerlendirmesinin karmaşıklığını ve “tehlike tanımlama” (bir ajanın zarar verme potansiyeli) ile “risk değerlendirmesi” (gerçek dünya koşullarında zarar verme olasılığı) arasındaki farkı gözler önüne sermektedir.  
  • Ramazzini Enstitüsü Çalışması: İtalya’da yapılan bu çalışma, hayvanları çevresel seviyelere daha yakın, yani NTP çalışmasından çok daha düşük RF radyasyon seviyelerine maruz bırakmıştır. Buna rağmen, NTP bulgularıyla tutarlı olarak, maruz kalan erkek sıçanlarda kalp schwannomlarında istatistiksel olarak anlamlı bir artış bulmuştur.  

Bu iki büyük hayvan çalışmasının benzer türde tümörler (schwannomlar) bulması, bulguların tesadüfi olma olasılığını azaltmakta ve RF radyasyonunun biyolojik etki potansiyeline dair önemli bir kanıt olarak kabul edilmektedir. Bu bulgular, özellikle bilimsel muhalefetin ve mevcut güvenlik limitlerinin yeterliliğini sorgulayan grupların en temel argümanlarından birini oluşturmaktadır.  

Uluslararası Kurumların ve Düzenleyici Otoritelerin Pozisyonu

5G ve RF radyasyonunun sağlık etkileri konusundaki bilimsel kanıtlar, dünya çapındaki sağlık, güvenlik ve düzenleyici otoriteler tarafından sürekli olarak gözden geçirilmektedir. Bu kurumların vardığı sonuçlar, küresel bilimsel konsensüsü yansıtmaktadır.

Küresel Sağlık Otoriteleri

  • Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ): DSÖ, konunun küresel ölçekteki en yetkili sağlık otoritesidir. DSÖ’nün resmi duruşu şu şekildedir: “Bugüne kadar ve yapılan çok sayıda araştırmanın ardından, kablosuz teknolojilere maruz kalmayla nedensel olarak ilişkilendirilen hiçbir olumsuz sağlık etkisi kanıtlanmamıştır”. DSÖ, 5G’nin kullandığı frekanslar dahil olmak üzere tüm RF spektrumunu kapsayan bir sağlık riski değerlendirmesi yürütmektedir ve mevcut uluslararası güvenlik kılavuzlarına uyulduğu sürece halk sağlığı için bir sonuç beklemediğini belirtmektedir. Ayrıca DSÖ, 5G ile COVID-19 arasında bir bağlantı olduğu iddialarını “hiçbir teknik temeli olmayan bir aldatmaca” olarak nitelendirerek kesin bir dille reddetmiştir.  
  • Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC): DSÖ’ye bağlı olan IARC, çeşitli ajanların kanserojen potansiyelini sınıflandırır. 2011 yılında IARC, RF radyasyonunu (cep telefonlarından yayılanlar dahil) “Grup 2B: Olası Kanserojen (Possibly carcinogenic to humans)” olarak sınıflandırmıştır. Bu sınıflandırma, kamuoyunda en çok yanlış anlaşılan ve endişe yaratan noktalardan biridir.
    • Grup 2B’nin Anlamı: Bu kategori, bir ajanın insanlar için kanserojen olduğuna dair “sınırlı kanıt” ve hayvan deneylerinde “yetersiz kanıt” olduğu anlamına gelir. Bu, bir risk beyanı değil, mevcut kanıtların gücünü belirten bir tehlike sınıflandırmasıdır. Aynı kategoride kahve, turşu, aloe vera özü ve marangozluk gibi mesleki maruziyetler de bulunmaktadır. Bu durum, Grup 2B sınıflandırmasının tek başına bir maddenin günlük hayatta kansere neden olacağı anlamına gelmediğini göstermektedir.  

IARC Kanserojen Sınıflandırmaları ve Örnekler | Grup | Tanım (Kanıt Düzeyi) | Örnekler | | :— | :— | :— | | Grup 1 | İnsanlar için kanserojen | Sigara, alkollü içecekler, işlenmiş et, güneş ışığı, asbest |  

| Grup 2A | İnsanlar için muhtemelen kanserojen | Kırmızı et, gece vardiyası, dizel motor egzozu, çok sıcak içecekler (>65°C) |  

| Grup 2B | İnsanlar için olası kanserojen | RF Radyasyon (5G dahil), kahve, turşu, aloe vera, benzin egzozu |  

| Grup 3 | İnsanlar için kanserojenliği sınıflandırılamayan | Kafein, floresan aydınlatma, saç boyaları |  

Uluslararası Teknik ve Güvenlik Komisyonları

  • Uluslararası İyonize Olmayan Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICNIRP): Birçok ülkenin ulusal düzenlemelerinde referans aldığı, DSÖ tarafından tanınan bağımsız bir bilimsel kuruluştur. ICNIRP’nin güvenlik limitleri, RF radyasyonunun kanıtlanmış tek zararlı etkisi olan aşırı doku ısınmasını (termal etki) önlemek üzere, bilinen en düşük etki eşiğinin çok altında büyük güvenlik marjları ile belirlenmiştir. ICNIRP, 2020 yılında kılavuzlarını güncelleyerek 5G’nin kullanacağı yüksek frekansları da (mmWave) açıkça kapsama almış ve bu kılavuzlara uyulduğu sürece 5G teknolojilerinin herhangi bir zarara yol açmayacağı sonucuna varmıştır.  

Ulusal Düzenleyici Kurumların Yaklaşımları

Dünyanın dört bir yanındaki ulusal sağlık ve güvenlik kurumları da benzer sonuçlara varmıştır, bu da küresel bir bilimsel konsensüsün varlığına işaret etmektedir.

  • ABD (FDA ve NCI): Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ve Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI), mevcut bilimsel kanıtların ağırlığının, belirlenen güvenlik limitleri dahilindeki RF maruziyeti ile sağlık sorunları arasında bir bağlantı kurmadığını defalarca belirtmiştir.  
  • Birleşik Krallık (UKHSA): BK Sağlık Güvenliği Ajansı, 5G’nin genel maruziyeti bir miktar artırabilse de, seviyelerin güvenlik kılavuzlarına göre çok düşük kalacağını ve halk sağlığı için bir sonuç beklenmemesi gerektiğini ifade etmektedir.  
  • Avustralya (ARPANSA): 5G’nin kullandığı frekansların güvenlik standartları dahilinde olduğunu ve bu limitlerin altında kanıtlanmış bir sağlık riski olmadığını belirtir.  
  • Kanada (Health Canada): Safety Code 6 olarak bilinen kendi güvenlik kılavuzları dahilinde, 5G dahil RF maruziyetinden kaynaklanan bir sağlık riski olmadığı sonucuna varmıştır.  
  • Almanya (BfS) ve Fransa (ANSES): Bu kurumlar da genel olarak bir risk beklemediklerini belirtmekle birlikte, özellikle 5G’nin kullandığı daha yüksek mmWave frekansları (26 GHz ve üzeri) ve uzun vadeli etkiler hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu vurgulayarak daha ihtiyatlı bir dil kullanmaktadırlar.  
  • Türkiye (BTK): Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) yayınları, doğrudan 5G’nin sağlık risklerine odaklanan kapsamlı bir rapordan ziyade, teknolojinin faydaları, altyapısı ve yerli üretimi gibi konulara yoğunlaşmaktadır. Ancak, Çamlıca Kulesi gibi projelerle elektromanyetik alan değerlerinin uluslararası limitlerin çok altına çekildiği gibi bilgilere yer verilmektedir.  

Aşağıdaki tablo, bu kurumların pozisyonlarını özetlemektedir.

Başlıca Uluslararası ve Ulusal Kurumların 5G ve RF Radyasyon Konusundaki Resmi Pozisyonları | Kurum/Ülke | Ana Sonuç/Pozisyon | Temel Dayanak | Önemli Notlar/Çekinceler | | :— | :— | :— | :— | | DSÖ | Mevcut kanıtlar, kablosuz teknolojilerle nedensel bir sağlık riski ilişkisi kurmamaktadır. | Onlarca yıllık RF araştırmalarının bütüncül değerlendirmesi. | 5G frekanslarında yapılan çalışmalar henüz azdır. Uzun vadeli etkiler için araştırma teşvik edilmektedir. |  

| IARC | RF radyasyonu “Grup 2B: Olası Kanserojen” olarak sınıflandırılmıştır. | İnsanlarda sınırlı, hayvanlarda yetersiz kanıt. INTERPHONE’daki en yoğun kullanıcılarda glioma riski bulgusu. | Bu bir risk beyanı değil, kanıt gücü sınıflandırmasıdır. Kahve ve turşu da aynı gruptadır. |  

| ICNIRP | 2020 kılavuzlarına uyulduğu sürece 5G dahil RF maruziyeti zararlı değildir. | Bilinen tek kanıtlanmış etki olan termal (ısıl) etkinin önlenmesi. | Kılavuzlar, kanıtlanmış tüm sağlık etkilerine karşı koruma sağlar. |  

| ABD (FDA, NCI) | Mevcut kanıtlar, güvenlik limitleri dahilinde RF maruziyeti ile kanser arasında bir ilişkiyi desteklememektedir. | Epidemiyolojik ve laboratuvar çalışmalarının bütüncül değerlendirmesi. NTP sonuçlarının insanlara uyarlanamayacağı görüşü. | Bilimsel kanıtları izlemeye devam etmektedirler. |  

| Birleşik Krallık (UKHSA) | Genel maruziyetin düşük kalması beklenir ve halk sağlığı için bir sonuç olmamalıdır. | ICNIRP kılavuzlarına uyum ve mevcut ölçüm verileri. | 5G eklendiğinde genel maruziyette küçük bir artış olabilir. |  

| Fransa (ANSES) | 3.5 GHz bandı için yeni bir risk olası değil. 26 GHz bandı için veri yetersiz. | Mevcut frekanslara yakınlık (3.5 GHz) ve mmWave üzerine veri eksikliği (26 GHz). | Yüksek frekanslar (26 GHz) için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurgular. |  

Karşıt Görüşler ve Bilimsel Tartışmalar

Bilimsel konsensüse rağmen, 5G ve genel olarak RF radyasyonunun sağlık riskleri konusunda endişelerini dile getiren ve mevcut güvenlik standartlarının yetersiz olduğunu savunan önemli bir bilimsel muhalefet bulunmaktadır. Bu bölüm, bu karşıt görüşlerin temel argümanlarını ve dayandıkları kanıtları incelemektedir.

Bilimsel Muhalefetin Argümanları

  • Environmental Health Trust (EHT) ve Diğer Aktivist Gruplar: EHT gibi kuruluşlar, ana akım görüşe karşı en sesli muhalefeti oluşturmaktadır. Temel argümanları şunlardır:
    • Termal Olmayan Etkilerin Göz Ardı Edilmesi: Mevcut güvenlik limitlerinin (ICNIRP, FCC) sadece RF radyasyonunun dokuları ısıtma (termal) etkisine karşı koruma sağladığını, ancak yüzlerce hakemli çalışmada gösterilen termal olmayan biyolojik etkileri (oksidatif stres, DNA hasarı, sperm hasarı, nörolojik etkiler vb.) tamamen göz ardı ettiğini savunurlar.  
    • Kanıtların Varlığı: NTP ve Ramazzini Enstitüsü’nün hayvan çalışmalarında bulduğu “açık kanser kanıtı”nı ve diğer yüzlerce laboratuvar çalışmasını, RF radyasyonunun zararlı olduğuna dair yeterli kanıt olarak sunarlar.  
    • Test Edilmemiş Teknoloji: 5G’nin getireceği mmWave frekanslarının, hüzmeleme (beamforming) teknolojisinin ve artan kümülatif maruziyetin insan sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkilerinin test edilmeden yaygınlaştırılmasına karşı çıkarlar ve ihtiyat ilkesi gereği bir moratoryum (durdurma) çağrısı yaparlar.  
  • Lennart Hardell ve Diğer Araştırmacıların Çalışmaları: İsveçli onkolog ve araştırmacı Lennart Hardell ve ekibi tarafından yürütülen bir dizi vaka-kontrol çalışması, bilimsel muhalefetin en sık atıf yaptığı epidemiyolojik kanıtlardandır. Bu çalışmalar, tutarlı bir şekilde 10 yıldan uzun süreli ve özellikle telefonun tutulduğu tarafta (ipsilateral) cep telefonu kullanımının, beyin tümörü (glioma) ve işitme siniri tümörü (akustik nörinom) riskini önemli ölçüde artırdığını rapor etmiştir. Hardell, INTERPHONE gibi daha büyük çalışmaların metodolojik kusurları (örneğin, düşük katılım oranları ve hatırlama yanlılığı) nedeniyle riski olduğundan daha az gösterdiğini iddia etmektedir.  

ICNIRP ve Diğer Kurumlara Yönelik Eleştiriler

Muhalif gruplar, ICNIRP gibi standart belirleyici kurumların pozisyonlarını birkaç temel noktada eleştirmektedir:

  • “Yalnızca Termal Etki” Paradigmasına İtiraz: Eleştirinin merkezinde, güvenlik limitlerinin sadece termal etkilere dayanması yer alır. NTP çalışmasının termal olmayan seviyelerde kansere neden olduğunu göstermesi, bu paradigmanın geçerliliğine yönelik en güçlü meydan okuma olarak görülmektedir.  
  • Bağımsızlık ve Çıkar Çatışması İddiaları: ICNIRP ve benzeri komitelerdeki bazı üyelerin telekomünikasyon endüstrisi ile geçmişte veya dolaylı olarak bağları olduğu iddia edilmekte ve bu durumun, bilimsel kanıtları değerlendirme süreçlerinde endüstri lehine bir yanlılığa yol açtığı öne sürülmektedir. ICNIRP ise bu iddiaları şiddetle reddetmekte, üyelerinin katı çıkar çatışması kurallarına tabi olduğunu ve endüstriden fon almadığını belirtmektedir.  
  • Hukuki Mücadeleler: ABD’de Environmental Health Trust v. FCC davasında, bir federal temyiz mahkemesi, FCC’nin 1996’dan kalma güvenlik limitlerini güncellememe kararının “keyfi ve kaprisli” olduğuna hükmetmiştir. Mahkeme, FCC’nin, özellikle çocukların hassasiyeti ve kanser dışı sağlık etkileri (DNA hasarı, oksidatif stres, sperm hasarı vb.) konusunda sunulan binlerce sayfalık bilimsel kanıtı yeterince dikkate almadığına karar vermiştir. Bu karar, düzenleyici kurumların bilimsel kanıtları değerlendirme süreçlerinin şeffaflığı ve yeterliliği konusunda önemli bir hukuki sorgulama yaratmıştır ve karşıt görüşlerin en önemli dayanaklarından biridir.  

Elektromanyetik Aşırı Duyarlılık (EHS)

Bazı bireyler, baş ağrısı, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, ciltte yanma hissi gibi çeşitli semptomları, cep telefonları veya Wi-Fi gibi kaynaklardan yayılan elektromanyetik alanlara (EMF) maruz kalmalarına bağlamaktadır. Bu durum “Elektromanyetik Aşırı Duyarlılık” (EHS) olarak adlandırılmaktadır.  

DSÖ, bu semptomların bireyler için “gerçek ve bazen engelleyici” olabildiğini kabul etmektedir. Ancak, bugüne kadar yapılan çok sayıda çift-kör (hem katılımcının hem de araştırmacının maruziyet durumunu bilmediği) provokasyon çalışmasında, EHS’li bireylerin gerçek EMF maruziyetini sahte (sham) maruziyetten ayırt edemedikleri tutarlı bir şekilde gösterilmiştir. Bu nedenle, DSÖ ve diğer sağlık otoriteleri, bu semptomların EMF maruziyetiyle nedensel olarak bağlantılı olduğuna dair bilimsel bir kanıt bulunmadığı sonucuna varmıştır. Bu durumun, nocebo etkisi (bir şeyin zararlı olacağına inanmanın gerçekten semptomlara yol açması) gibi psikolojik faktörlerle ilişkili olabileceği düşünülmektedir.  

Dezenformasyon, Komplo Teorileri ve Toplumsal Algı

5G teknolojisiyle ilgili sağlık endişeleri, bilimsel tartışmaların ötesine geçerek geniş çaplı bir dezenformasyon ve komplo teorileri dalgasına dönüşmüştür. Bu iddialar, bilimsel verilerin çarpıtılması veya tamamen uydurulması üzerine kuruludur ve halk sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkilere yol açma potansiyeli taşır.

5G Komplo Teorilerinin Anatomisi

En yaygın ve etkili komplo teorileri şunlardır:

  • COVID-19 ve 5G Bağlantısı: Bu, en bilinen komplo teorisidir. İddialar, 5G’nin COVID-19 virüsünü yaydığı, virüsün yayılması için bir ortam yarattığı veya bağışıklık sistemini zayıflatarak insanları virüse karşı daha savunmasız hale getirdiği şeklinde çeşitlenir. Bu iddiaların hiçbir bilimsel temeli yoktur. Dünya Sağlık Örgütü ve diğer tüm bilimsel otoriteler, virüslerin biyolojik ajanlar olduğunu ve radyo dalgalarıyla yayılamayacağını açıkça belirtmektedir. Ayrıca, COVID-19 pandemisi, 5G altyapısının hiç bulunmadığı ülkelerde de (örneğin İran) yayılmıştır.  
  • Diğer Komplo Teorileri: Diğer popüler komplo teorileri arasında 5G’nin kuşları ve arıları toplu halde öldürdüğü, zihin kontrolü için kullanıldığı, orman yangınlarına neden olduğu veya COVID-19 aşılarıyla vücuda yerleştirilen mikroçipleri kontrol etmek için bir araç olduğu gibi iddialar yer alır. Bu iddiaların her biri, uluslararası doğrulama platformları tarafından defalarca incelenmiş ve kanıt eksikliği nedeniyle çürütülmüştür.  

Komplo Teorilerine İnancın Psikolojisi

Bu tür teorilerin hızla yayılmasının altında yatan psikolojik ve sosyolojik nedenler bulunmaktadır. Araştırmalar, aşağıdaki faktörlerin komplo teorilerine olan inancı artırdığını göstermektedir:

  • Belirsizlik ve Korku: COVID-19 pandemisi gibi küresel kriz anlarında yaşanan belirsizlik ve korku ortamı, insanların karmaşık ve korkutucu olaylara basit ve anlaşılır açıklamalar aramasına neden olur.  
  • Güvensizlik: Hükümetlere, kurumlara ve bilim camiasına karşı duyulan genel güvensizlik, bu kurumların açıklamalarını reddedip alternatif “gerçekler” aramaya yöneltebilir.  
  • İllüzyonel Örüntü Algısı (Illusory Pattern Perception): İnsan beyni, rastlantısal olaylar arasında anlamlı bağlantılar kurma eğilimindedir. 5G’nin yaygınlaşması ile pandeminin aynı zamana denk gelmesi gibi iki ilgisiz olayın birbiriyle ilişkili olarak algılanması bu duruma bir örnektir.  

Doğrulama Platformlarının Rolü ve Dezenformasyonun Etkileri

Teyit.org, Reuters, Associated Press, Snopes ve FullFact gibi ulusal ve uluslararası doğrulama platformları, 5G ile ilgili yayılan yanlış bilgileri analiz ederek halkı doğru bilgilendirme konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Bu platformlar, iddiaların kaynağını araştırır, bilimsel verilerle karşılaştırır ve sonuçlarını kamuoyuna sunar.  

Dezenformasyonun sonuçları sadece soyut inançlarla sınırlı kalmamaktadır. Birleşik Krallık, Hollanda ve diğer bazı ülkelerde, 5G’nin zararlı olduğuna inanan kişiler tarafından 5G baz istasyonları ateşe verilmiş ve telekomünikasyon çalışanlarına yönelik fiziksel saldırılar düzenlenmiştir. Bu olaylar, yanlış bilginin nasıl somut ve tehlikeli eylemlere dönüşebileceğinin ve halk sağlığı ile güvenliği için doğrudan bir tehdit oluşturduğunun altını çizmektedir.  

Sonuç ve Değerlendirme

Kanıtların Sentezi: Bilimsel Konsensüs Nerede Duruyor?

Bu rapor boyunca sunulan kanıtlar (epidemiyolojik çalışmalar, hayvan deneyleri, fiziksel prensipler ve uluslararası kurumların değerlendirmeleri) bütüncül olarak analiz edildiğinde, ortaya çıkan tablo nettir. Dünya Sağlık Örgütü, ICNIRP, ABD FDA, ABD NCI, Birleşik Krallık UKHSA, Avustralya ARPANSA ve Kanada Health Canada gibi alanında öncü ve yetkin ulusal ve uluslararası sağlık ve güvenlik otoritelerinin ezici çoğunluğu, ortak bir bilimsel konsensüs etrafında birleşmektedir: Mevcut uluslararası güvenlik limitlerine (örneğin ICNIRP kılavuzları) uyulduğu sürece, 5G de dahil olmak üzere radyo frekans (RF) radyasyonuna maruz kalmanın kansere neden olduğuna dair tutarlı, ikna edici ve nedensel bir kanıt bulunmamaktadır.  

Bu konsensüsün temelinde, 5G’nin kullandığı radyasyonun “iyonlaştırıcı olmayan” doğası yatmaktadır. Bu radyasyon türü, kanserle doğrudan ilişkili olan DNA kırıklarına yol açacak enerjiye sahip değildir. Bilinen ve kanıtlanmış tek biyolojik etkisi, yüksek güç seviyelerinde meydana gelen termal (ısıl) etkidir ve mevcut güvenlik limitleri, bu etkinin oluşmasını önlemek için büyük güvenlik marjları ile tasarlanmıştır.  

Belirsizlik Alanları ve Gelecekteki Araştırma İhtiyaçları

Bilimsel konsensüsün varlığı, tüm soruların yanıtlandığı anlamına gelmez. Bilim, dinamik bir süreçtir ve bazı belirsizlik alanları devam etmektedir. Bu alanlar, gelecekteki araştırmaların odak noktasını oluşturmaktadır:

  • Uzun Vadeli ve Yoğun Kullanım: Cep telefonu teknolojisi nispeten yenidir. Çok uzun süreli (20-30 yıl) ve çok yoğun kullanımın potansiyel etkileri hakkında kesin sonuçlara varmak için daha fazla zamana ve veriye ihtiyaç vardır.  
  • Çocukların Hassasiyeti: Çocukların kafataslarının daha ince olması ve sinir sistemlerinin gelişimini sürdürmesi nedeniyle, RF radyasyonuna karşı daha hassas olabilecekleri teorik bir endişedir. Bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.  
  • Yeni Frekanslar (mmWave): 5G’nin kullanacağı milimetre dalga frekanslarının biyolojik etkileri üzerine yapılan çalışmalar, daha düşük frekanslara kıyasla daha azdır. Bu frekansların cilde ve göze yönelik uzun vadeli etkilerinin daha derinlemesine araştırılması gerekmektedir.  
  • Termal Olmayan Etkiler: NTP hayvan çalışmasında gözlemlenen ve ısınma olmadan ortaya çıkan kanser ve DNA hasarı gibi bulguların altında yatan mekanizmaların ve bunların insan sağlığı için ne anlama geldiğinin tam olarak aydınlatılması, devam eden bilimsel tartışmanın merkezindedir.

Kullanıcı İçin Sonuç: 5G’nin Kansere Neden Olduğu İddiası Mevcut Kanıtlar Işığında Ne Kadar Doğru?

Sonuç olarak, “5G kanser yapar” şeklindeki genelleyici ve kesin iddia, mevcut bilimsel kanıtların büyük çoğunluğu tarafından desteklenmemektedir. Bu iddia, büyük ölçüde aşağıdaki faktörlere dayanmaktadır:

  1. İyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon arasındaki temel fiziksel farkın yanlış anlaşılması veya göz ardı edilmesi.
  2. NTP hayvan çalışması gibi belirli laboratuvar bulgularının, bağlamından (yüksek doz, tüm vücut maruziyeti) koparılarak ve insanlardaki gerçek dünya maruziyetiyle ilgili sınırlılıkları göz ardı edilerek hatalı bir şekilde genellenmesi.
  3. IARC’nin “Grup 2B” sınıflandırmasının, “kesin risk” olarak yanlış yorumlanması.
  4. Bilimsel temeli olmayan, sosyal medya ve diğer platformlarda hızla yayılan dezenformasyon ve komplo teorileri.

Bilimsel camia, ihtiyatlı bir yaklaşımla uzun vadeli araştırmaların gerekliliğini vurgulamakla birlikte, mevcut veriler ışığında 5G teknolojisinin güvenlik limitleri dahilinde bir kanser riski oluşturduğuna dair bir panik ortamını haklı çıkaracak kanıt sunmamaktadır.

Bireysel Maruziyeti Azaltmaya Yönelik İhtiyati Yaklaşımlar ve Öneriler

Mevcut bilimsel kanıtlar, güvenlik limitleri dahilindeki maruziyetin bir risk oluşturmadığını gösterse de, bazı bireyler yine de endişe duyabilir ve maruziyetlerini azaltmak isteyebilirler. FDA ve Health Canada gibi kurumlar, bu bireyler için kanıtlanmış bir risk olmamasına rağmen, ihtiyat ilkesi gereği uygulanabilecek basit adımlar önermektedir. Bu öneriler, bir tehlikenin varlığını kabul etmekten ziyade, kişisel endişeleri gidermeye yönelik pratik tavsiyelerdir:  

  • Mesafeyi Artırın: Cihazı vücudunuzdan, özellikle başınızdan uzakta tutmak, maruziyeti önemli ölçüde azaltır. Hoparlör modunu veya kablolu/kablosuz kulaklıkları kullanmak bu konuda etkilidir.  
  • Süreyi Kısaltın: Cep telefonuyla yapılan uzun görüşmeler yerine kısa görüşmeler yapmak veya mesajlaşmayı tercih etmek maruziyet süresini azaltır.  
  • Sinyal Gücüne Dikkat Edin: Telefonlar, sinyalin zayıf olduğu yerlerde (örneğin asansör, bodrum katı, hareket halindeki araçlar) baz istasyonuna bağlanmak için daha yüksek güçte sinyal yayar. Bu nedenle, konuşmaları sinyalin güçlü olduğu yerlerde yapmak, maruziyeti düşürür.  

Kaynaklar

https://teyit.org/analiz/goruntulerin-barcelonada-5g-testleri-sonucu-yasananlari-gosterdigi-iddiasi
https://teyit.org/analiz/karahindiba-kokunun-48-saat-icinde-kanseri-yendigi-iddiasi
https://www.turk.net/blog/5g-teknolojisi-nedir/
https://www.apollohospitals.com/tr/corporate/apollo-in-the-news/apollo-multispeciality-hospitals-kolkata-has-launched-indias-first-comprehensive-5g-connected-ambulance-service/
https://teyit.org/analiz/peruda-saglik-riskleri-gerekcesiyle-5g-sisteminin-kaldirildigi-iddiasi
https://teyit.org/teyitpedia/5g-ile-yeni-koronavirus-arasinda-bag-oldugu-iddialari-turkiyeye-nasil-geldi
https://tubitak.gov.tr/sites/default/files/2025-03/TUBITAK_2024_Yili_Faaliyet_Raporu.pdf
https://www.youtube.com/watch?v=DTJ6U-w-zjk
https://dergipark.org.tr/en/pub/aktd/issue/76284
https://digitalage.com.tr/btkdan-5g-ve-dikey-sektorler-raporu/
https://www.kamubib-bimy.org/2019/pdf/kamu-bib-22-CG-4-yerli-ve-milli-5g-raporu.pdf
https://tubitak.gov.tr/sites/default/files/2024-10/tubitak_2024-2028_stratejik_plani_1.pdf
https://www.btk.tr/haberler/5-nesil-5g-mobil-haberlesme-altyapisinin-gelistirme-projelerinin-lansman-toreni-btk-da-duzenlendi
https://www.youtube.com/watch?v=7hEcdsNrqKs
https://www.youtube.com/watch?v=EEQcupyHpUw
https://teyit.org/analiz/goruntunun-covid-19-asili-bir-kisinin-kanindaki-yasam-formunu-gosterdigi-iddiasi
https://www.kuveytturk.com.tr/blog/teknoloji/5g-teknolojisi-nedir
https://www.aa.com.tr/tr/teyithatti/blog/orman-alanlari-5gnin-daha-verimli-kullanimi-icin-mi-yakiliyor/1816412
https://www.youtube.com/watch?v=kGVlvPxjQNY
https://teyit.org/analiz/5g-ile-yeni-koronavirusun-ortaya-cikisi-arasinda-baglanti-oldugu-iddiasi
https://teyit.org/analiz/5g-whatsapp-mesaji-iii-5g-ve-yeni-koronavirus-arasinda-bag-kurmak-mumkun-mu
https://www.trod.org.tr/app_society_about?id=5
https://tubitak.gov.tr/sites/default/files/2024-04/tubitak_24-25_ar-ge_ve_yenilik_konu_basliklari_22.01.24_v3.pdf
https://tubitak.gov.tr/sites/default/files/2024-04/ar-ge_ve_yenilik_konu_basliklari_4.08.22%20%281%29.pdf
https://www.fmo.org.tr/wp-content/uploads/2022/11/4Abdulsamet-Sandal-Iyonlastirici-RadyasyonIyonlastirici-Olmayan-Radyasyon-.pdf
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1395140
https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/kanser
https://www.jsga.edu.tr/kurumlar/jsga.edu.tr/IcSite/fakulte/Yayinlar/kitaplar2020/Kitaplar-2022-Ekim/Guvenlik-Yonetiminin-Donusumunde-Ihtiyac-Duyulan-Insan-Kaynaklarinin-Degerlendirilmesi-Calistayi.pdf
https://teyit.org/analiz/plandemic-judy-mikovitsin-iddialari
https://www.milliirade.com/5g-teknolojisinin-saglik-ve-guvenlik-uzerindeki-etkileri-ne-olacak
https://teyit.org/analiz/izmirde-5g-baz-istasyonlarinin-yeni-koronavirus-salgini-doneminde-dikildigi-iddiasi
https://www.turktelekom.com.tr/blog/tum-blog-yazilari/5g-teknolojisi-nedir-ve-hayatimiza-neler-katacak
https://www.karel.com.tr/blog/5g-nedir-5g-teknolojisi-neler-sagliyor
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2431518
https://www.who.int/news-room/questions-and-answers/item/radiation-5g-mobile-networks-and-health
https://b3lab.org/sayfa/5g_mobix_projesi-15
https://www.btk.tr/4-5g-nin-hayatimiza-katkilari
https://www.esenyurt.edu.tr/uploads/2024/11/no47dcrqv8yco-elektromanyetik-radyasyon-maruziyetinin-erkek-ureme-sistemi-uzerine-etkisi.pdf
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/196107
https://wraycastle.com/tr/blogs/sozluk/what-s-the-difference-between-4g-and-5g
https://b3lab.org/tumkategori/projeler-11/1
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0yonla%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1c%C4%B1_olmayan_radyasyon
https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/5155/5g-pandemisine-hazir-olun
https://herdaradio.com/tr/blog/radioknowledge/is-using-walkie-talkie-harmful/
https://nukleertipseminerleri.org/tr/makaleler/doi/nts.0022
http://tr.concept-mw.com/news/what-are-the-difference-between-4g-and-5g-technology/
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/4400241
https://futurizm.org/case/covid-19un-nedeni-5g-mi-elimizdeki-gercekler-dr-mustafa-aykut/
https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2023/12/On-Ikinci-Kalkinma-Plani_2024-2028_11122023.pdf
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2925712
https://aws.amazon.com/tr/what-is/5g/
https://dergipark.org.tr/tr/pub/oybd/issue/88565/1568273
https://www.vanityestetik.com.tr/blog/radyofrekans-guvenli-mi/
https://www.emrkoruma.com/index.php?part=rz10
https://files.tuseb.gov.tr/tuseb/files/yayinlar/2024-11-13-11-32-43.pdf
https://teyit.org/analiz/rusyanin-5gyi-yasakladigi-iddiasi
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2289460
https://acikbilim.yok.gov.tr/bitstream/handle/20.500.12812/614588/yokAcikBilim_10043346.pdf?sequence=-1&isAllowed=y
https://www.emo.org.tr/ekler/62166ac8b06cb6f_ek.pdf
https://dergipark.org.tr/tr/pub/ehta/issue/77419/1244430
https://www.mobilegeneration.com.tr/4g-5g-arasi-farklar/
https://cityhealthj.org/index.php/cityhealthj/article/download/20/19/153
https://www.akademikakil.com/miyonlastirici-olmayan-radyasyonun-termal-olmayan-saglik-etkileri/mehmetdoganbor/
https://www.drozdogan.com/mikrodalga-firin-kanser-yapar-mi/
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/202713
https://www.brookings.edu/wp-content/uploads/2021/03/FP_202103_Huawei-meets-history_Turkish.pdf
https://www.drozdogan.com/5g-teknolojisi-saglik-icin-bir-risk-midir-ve-koronavirus-salgininda-rolu-var-midir/
https://tubitak.gov.tr/sites/default/files/tubitak_24-25_ar-ge_ve_yenilik_konu_basliklari_22.01.24_v3.pdf
https://core.ac.uk/download/pdf/643437700.pdf
https://www.nolto.com/teknik-makaleler/5g-nedir-5g-teknolojisi/
https://www.br.de/nachrichten/deutschland-welt/faktenfuchs-5g-nach-derzeitigem-wissensstand-ungefaehrlich,U3grFg6
https://ehtrust.org/key-issues/cell-phoneswireless/5g-internet-everything/20-quick-facts-what-you-need-to-know-about-5g-wireless-and-small-cells/
https://www.innova.com.tr/blog/5g-aglar-ile-veri-guvenliginde-boyut-atlanabilir-mi
https://avesis.erciyes.edu.tr/danaci/yayinlar?themeId=1
https://www.spandidos-publications.com/10.3892/etm.2020.9455
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/39390576/
https://www.tbd.org.tr/pdf/kamubib-calisma-grubu/kamuda-yapay-zeka-uygulamalari-2024.pdf
https://www.deutschland-spricht-ueber-5g.de/informieren/mobilfunkstrahlung-und-gesundheit/wissenschaft-transparent-gemacht/
https://www.bfs.de/EN/home/home_node.html
https://ehtrust.org/icnirp-the-international-commission-on-non-ionizing-radiation-protection-deep-industry-ties-no-oversight-and-only-14-members/

Hisseler:
Yorum Gönder

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir